Ergenlerde Davranım Bozukluğu

Zaman içinde giderek ilerleyen, genellikle saldırganlık ve başkalarının haklarının ihlal edilmesi ile karakterize davranış kalıpları, psikiyatride davranım bozukluğu olarak isimlendirilir.

Davranım bozukluğunda dört kategori vardır.

1)Fiziksel saldırganlık veya insanlara zarar verme tehdidinde bulunma.

2)Kendisinin ya da başkasının malına zarar verme.

3)Hırsızlık ya da dolandırıcılık.

4)Yaşına göre uyması gereken kuralları çiğneme.

Çocuk ve ergenlere davranım bozukluğu tanısı koymadan önce bunun;

  • Sert ve cezalandırıcı, ergen ile iletişimi kopuk ebeveynlere tepki olarak mı geliştiği,
  • Olumsuz yaşam koşullarından mı kaynaklandığı,
  • Tehlikeli olarak algılanan çevreye karşı geliştirilmiş uyumlu olmayan yanıtlar mı olduğu araştırılmalıdır.

Yıkıcı davranışlar sergileyen çocuk ve ergenlerin ileride erişkin antisosyal kişilik bozukluğu geliştirmeleri yüksek olasılıktır.

Biyolojik-genetik özellikler, mizaç, öğrenme ve psikolojik durum yıkıcı davranışların kalıcı olmasında rol oynarlar. Aşırı derecede sert ve cezalandırıcı ebeveyn yanında büyümek, çocukluk çağında fiziksel veya cinsel istismara uğramak, ailenin çocuğu ihmali ya da duygusal istismarı ergenlerde davranım bozukluğunu tetiklemektedir. Son yıllarda televizyon, video ve bilgisayar oyunlardaki şiddetin de önemli bir etken olabileceğine işaret edilmektedir. Zayıf anne baba denetimi de davranım bozukluğunda bir risk faktörüdür.

Davranım bozukluğunun başlangıcı 5,6 yaşlarına inebildiği gibi daha çok geç çocukluk ve erken ergenlik dönemidir.

Davranım bozukluğu bulunan ergenlerde;

  • Pişmanlık ya da suçluluk duygusu bulunmaz.
  • Empati kurma becerisi yoktur.
  • Yapabilirlik konusunda endişelenmezler.
  • Sığ veya yetersiz duygulanım vardır.

Davranım bozukluğu erkeklerde kızlara oranla 4 kat fazla görülür. Prevalans kızlarda %2-9 iken, erkeklerde %6-16’ dır. Ebeveynlerinde antisosyal kişilik bozukluğu ve alkol bağımlılığı olan çocuklarda genel nüfusa oranla daha sıktır.

Ebeveynlerin işsiz olduğu, göç alıp nüfus yoğunluğunun hızla arttığı, destekleyici bir sosyal ortamın bulunmadığı, toplumsal aktivitelere olumlu bir katılımın olmadığı ortamlar davranım bozukluğu gelişimindeki sosyokültürel etkenlerdir.

Dürtü kontrolü ile ilgili kötü modellerle sık karşılaşan ve duygu düzenleme becerileri zayıf olan çocuklar risk altındadır. Özellikle sözel düşük zekâ bir risk etkenidir.

Aşağıdaki davranışlardan en az 3’ ü çocuğunuzda bulunuyorsa davranım bozukluğu düşünülür. Bu durumda mutlaka bir psikiyatristten yardım almalısınız.

1)Sıklıkla zorbalık edip, başkalarına gözdağı veriyor, korkutuyorsa.

2)Akranlarıyla sık kavga ediyorsa.

3)Sopa, taş, çakı, cam parçası gibi başkalarına zarar verebilecek araç ve gereçleri kavga sırasında kullanıyorsa.

4)İnsanlara ve hayvanlara acımasız davranıyor, onların canını yakmaktan zevk alıyorsa.

5)Kuralları sık sık bozarak kendine ve çevreye zarar verecek ihlallerde bulunuyorsa.

6)Sık sık okuldan kaçıyorsa.

7)Kendine çıkar amacı güden yalan alışkanlığı varsa.

8)Yaş dönemine uygun olmayan cinsel aktivitelere girip, özellikle başka birini cinsel etkinlikte bulunmaya zorlamışsa.

9)Kasıt gözeterek yangın çıkarmışsa.

10)Başkalarının malına ve mülküne isteyerek zarar veriyorsa.

11)Başkaları görmeden değerli eşyaları çalıyorsa.

12)Kapkaç, tehdit gibi eylemlerle zorla hırsızlıkta bulunuyorsa.

13)Başkasının evine, arabasına, binasına zorla giriyorsa.

14)Ailesi izin vermemesine rağmen 13 yaşından önce geceyi dışarıda geçiriyorsa.

15)En az iki gece evden kaçmış ya da bir kez uzun süre geri dönmemişse.

Bu çocuklarda yoğun sigara ve alkol kullanımı görülebilir. Çok sık ve şiddetli öfke patlamaları yaşarlar. Sık sık büyükleriyle tartışır, kurallara karşı gelir, bilerek başkalarını kızdıracak şeyler yapar, hatayı kendinde aramak yerine başkalarını suçlar, alıngan, gücenik ve kinci davranırlar.

Davranım bozukluğu tanı ölçütlerini erkekler genelde 10-12 yaşlarında kızlar ise 14-16 yaşlarında karşılamaya başlar. Ebeveynler arasında çocuğun nasıl yetiştirileceği konusunda anlaşmazlıklar ve büyük çatışmalar çoğu vakada sabittir. İstenmeyen ve plansız doğan çocuklarda daha sık görülür.

Tek başına saldırgan davranışlar davranım bozukluğu tanısı için yeterli değildir. Bu durum değişmeyen bir örüntü içinde olmalıdır.

Davranım bozukluğu küçük yaşlarda başladı ve çok sayıda belirti ile gidiyorsa prognoz daha kötüdür. Bu olgular ilerleyen dönemlerde sıklıkla duygu durum bozuklukları ve madde kullanım bozuklukları gösterebilirler.

Davranım bozukluğu tedavisi oldukça zor bir süreçtir. Okul, aile, arkadaş çevresi ve psikiyatrist arasında uyumlu bir plan gerekir.

Problem çözme becerileri eğitimi, öfkeyle başa çıkma stratejileri ve bilişsel davranışçı terapi davranım bozukluğu tedavisindeki psikososyal yöntemlerdir. Doğru ve etkin sınır koyma becerisine yönelik ebeveyn eğitimleri mutlaka gerekir. Çocukta özgüven arttırmaya yönelik uygulamaların da faydası olacaktır.

Davranım bozukluğunun farmakolojik tedavisinde ise atipik antipsikotikler, duygudurum dengeleyiciler, antidepresanlar ve stimulanlar olguya göre tek başlarına veya kombine biçimde kullanılırlar.

Ergenin davranım sorunlarını önlemek için;

  • Eleştirmeyin,
  • Tartışmayın,
  • Öğüt vermeyin,
  • Suçlayıcı olmayın,
  • Bilgiçlik taslamayın,
  • Yargılamayın,
  • Etiketlemeyin,
  • Acıyarak bakmayın.

Ergenin davranım sorunlarına yaklaşırken şunları unutmayın:

1)Bu çocuklar asla kötü değildir. Uygun olmayan davranışları psikiyatrik bir hastalıktır ve tedavi edilmelidir.

2)Gözlenen davranışlar bir ifade biçimidir ve bundan kendi de çoğu kez memnun değildir.

3)Durumu erken kavrayıp, bir an önce psikiyatrik destek almanız çözümü o derece kolaylaştıracaktır.

4)Böyle bir çocuğa sahip olmak sizin kötü bir ebeveyn olduğunuz anlamına gelmez. Hatalı yöntemler kullanmış olsanız da yeniliklere ve doğru çözüm yollarına açık olun.

5)Dövmek, tehdit etmek, eve kapatmak, iyi davranışlara yöneltmek için rüşvet vermekten kaçının.

6)Çocuğu asla bu doğuştan böyle, kalıtsal bu, bu çocuk psikopat diye etiketlemeyin.

7)Şiddet içerikli davranışlar öğrenilmiş davranışlardır. Dolayısıyla bunun tersini yani olumlu davranışı da öğrenmesi mümkündür. Bu konuda ümitsiz olmayın.

8)Tedavi için sizin de değişmeniz gerektiğini unutmayın.

9)Önyargılarınızdan kurtulun.

10)Çocukla konuşurken yüzüne bakın ve onu dinleyin.

11)Serseri, deli, akılsız gibi suçlayıcı ve olumsuz ifadelerden kaçının.

12)Kuralları tekrar tekrar hatırlatmanız gerekebilir. Bir kere söyledim, anlamıştır demeyin.

13)Eşinizle ağız birliği yapıp, ortak hareket edin. Uygulamalarınız istikrarlı ve standart olsun.

14)Siz ya da çocuğunuz öfkeli iken konuşmayın.

15)Olumsuz davranışlarından maddi ya da manevi bir getiri elde etmesine asla izin vermeyin.

16)Arkadaşlarını bilin, uzaktan kontrolü elden bırakmayın.

17)Ucu açık, sonu olmayan tartışmalara girmeyin.

18)Şiddetten uzak bir örnek olun.

19)Televizyon, bilgisayar gibi boş zaman değerlendirme araçlarında belli sınırlar koyun, sınırları aşmasına izin vermeyin.

20)Okul ve rehberlik öğretmeniyle işbirliği içinde olun.

21)Ev ödevi gibi çocuğun sorumluluğu olan şeyleri asla siz üstlenmeyin.

22)Boş zamanlarını değerlendirebileceği spor, müzik, tiyatro gibi etkinliklere yönlendirin.

23)Gerekirse bulunduğunuz çevreyi değiştirin.

24)Onu olduğu gibi kabul edin ama olumsuz davranışlarını onaylamayın.

25)Hatalı davranışlarını görmezden gelmeyin.

Psikiyatrist ve Psikoterapist Dr. Emine Filiz Uluhan.

Antalya psikiyatri ve psikoterapi merkezi, Ergen terapileri, Ergenlik sorunları ve ergen danışmanlığı.