Çift Terapisinde Mitler
Mit, kaynağı kanıtlanamayan adet, inanış ve alışkanlıkları açıklayan, toplumda geleneksel bir düşünce olarak yer eden popüler masallardır.
Evlilik, çift ve eş terapilerinde ilişkileri etkileyen ve çözüm gerektiren birçok mit bulunmaktadır.
1- Aşk, eşlerden birbirlerinin zihinlerini okumalarını sağlamaz. Aşkın davranışsal ifadeleri ailesel, kültürel etkilere ve kişisel deneyimlere bağlı olarak, oldukça farklılıklar gösterebilir. Sevginin istenen davranışları üretmesi gerektiği yanlış bir inançtır. Aşk miti erken çocukluk deneyimlerinden köken alır.
2- Adaletlilik mitinde, bireyler hak ettiğimi alamıyorum duygusu ile verdikleri ve aldığı arasında eşitsizlik hissederler. Bu duygu genellikle kardeş rekabeti ve oyunlardan beslenir. Kişiler kıskançlık, gıpta, hırs duygularıyla alması gerekenlerden mahrum bırakıldıklarını düşünürler. Adaletlilik miti son yıllarda cinsiyet eşitliği kavramında fazlasıyla abartılabilmektedir. (çocuğun altını alma sırası gibi)
3- Çiftlerin terapideki en büyük hatalarından biri terapisti yargıç olarak görmeleridir. Terapistin görevi, karşılıklı suçlu bulma veya en fazla kabahatli durumu araştırma değildir. Terapistin yaklaşımı her iki tarafa da nötr kalarak, çiftlerin her birinin ihtiyaç ve pozisyonlarını psikolojik olarak anlamaktır.
4- Çiftler çoğu zaman mükemmel olmalıyız, başarısız ve zayıf görünmemeliyiz mitiyle terapiye gelmekten kaçınırlar. Evliliğin sıkıntıda olduğunu itiraf etmeyi, bu ilişkinin artık kurtarılamaz olduğunu kabul etmekle eş sayarlar. Geciken psikoterapötik yardım sonunda da, bu inanç kendini gerçekleştiren kehanet olur.
5- Problemi karşı tarafta gören eş, terapiye 'doktor onu düzelt' hükmü ile gelebilir. Bu kişiler ilişkilerindeki sıkıntının tek nedeni olarak eşlerini görürler. Veya anne-babalar çocuklarını aynı beklentiyle terapiste getirebilirler.
6- Birçok çift aralarındaki problemlerin bozuk iletişimden kaynaklandığı inancına sahiptir. Genellikle iletişim sürecine, biçimine ve şekline odaklanılarak asıl soruna dokunulmaktan kaçınılmaktadır.
7- Çoğu çift, terapistlerin evlilik veya ilişkiyi yıkacakları mitine inanmaktadır. Terapistin rolü evlilik, boşanma, ilişkinin devamı konusunda pozisyon almak değil, çiftlerin ilişkileri hakkında farkındalıklarını sağlamaktır.
8- İyi bir terapist de çiftlerin nasıl davranması gerektiği mitlerinden kendini kurtarmış olmalıdır. Kendi özel seçimlerini danışanları için de yapmamalıdır. (Örneğin evli bir terapist evlilik yanlısı, boşanmış bir terapist boşanma taraftarı olmamalıdır.)
9- Terapist politik, sosyal, felsefi, cinsel tutum ve davranışlarını danışanlarına yansıtmamalıdır.
10- Danışanlarda duygusal ve cinsel yakınlığın, romantik aşk filmlerindeki gibi olması gerektiği miti bulunabilir. Bu yakınlığın evrensel olmayıp birçok kültürde farklı farklı yaşanabileceği ve kişisel seçim ve ayrımlar göstereceği bilinmelidir.
11- Tarafların ihtiyaç ve istekleri, zaman zaman farklı olabileceğinden çatışmada mutlaktır. Çatışma, bütün insan ilişkilerine özgüdür. Tüm çatışmalardan uzak bir evlilik veya ilişki gerçekçi ve doğru değildir.
12- Mitler, kompleks sorulara basit cevaplar sağlar göründükleri için güçlü bir etki yaparlar ve kişiler mitlere bu kolaylıkla sarılırlar. Birçok mitsel inanç zararsız olmakla birlikte, çözümleme ve kavrama yeteneğimizi engellemeye başladığı anda zararlı olmaktadır. Eleştirel düşünme yeteneği kazandıkça mitlerle rahatça baş edilebilir.