Cinsel Saplantı Bozuklukları
Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı DSM -5’e göre cinsel saplantı bozukluğu ya da cinsel sapmalar davranışsal olarak dışa vurulmuş olağandışı cinsel fantezi veya dürtüleri ifade etmektedir. Cinsel saplantılı bireyler toplum genelinde normalde erotik olarak nitelendirilen uyarılara tepki vermezken, kendilerine özgü uyarılar ya da eylemlerden etkilenirler.
Cinsel saplantı bozukluğu olan kişi davranışları nedeniyle gerek bireysel, gerekse kişilerarası ilişkilerde ya da mesleki yaşamında zorluklar yaşıyorsa, kendine veya başkasına karşı yıkıcı ya da endişe verici eylemlerde bulunuyorsa klinik olarak anlamlı kabul edilir. Günümüz psikiyatrisinde pedofili bozukluğu, göstermecilik, sadizm, mazoşizm, fetişizm ve karşı giyim (travesti) bozukluğu patolojik kabul edilen temel bozukluklardır. Fanteziye göre harekete geçilmediği sürece cinsel saplantı bozukluğu tanısından söz edilemez.
İnsanın normal cinsel davranışında karşılıklı keyif almak, bireyler arasındaki bağı güçlendirmek, iki birey arasındaki aşkı ifade etmek ve çoğalmak gibi misyonlar vardır. Cinsel saplantı bozukluklarında ise saldırganlık, kurban etme, aşırı bencillik gibi eylemler devreye girmekte, diğer bireyi dışlamakta veya zarar vermektedir.
Cinsel saplantı bozukluğu ya da diğer tanımıyla cinsel sapmalar çoğunlukla erkeklerde görülmekte, yarıdan fazlası 18 yaşından önce başlamaktadır. 15-25 yaş arası zirve yapan dönemdir. Fakat tanı için acele edilmemeli, ergenliğin doğası gereği meraktan yapılan nadir denemeleri patolojik olarak tanımlamaktan bir süre kaçınılmalıdır. Tanı için 18 ve üzeri yaşları beklemek en doğrusudur.
Cinsel saplantı bozukluklarından olan pedofili, yasal olarak tanımlanmış ve tüm dünyada suç teşkil eden, en yaygın görülen bozukluktur.
Psikoanalitik kurama göre cinsel saplantı bozukluğunda cinsel uyuma yönelik normal gelişim sürecinde bir kırılma söz konusudur. Transseksüellik ve karşı giyim bozukluğunun aynı cinsiyetteki ebeveynin yerine karşı cinsiyetteki ebeveyn ile özdeşim kurmak ile ilgili olduğu, göstermeciliğin iğdiş edilme kaygısını bastırma amacını taşıdığı, fetişizm bozukluğunun libidinal uyarıların uygun olmayan nesneye yöneltilerek kaygıdan kaçınmak için yapılan bir girişim olduğu, pedofili ve sadizm bozukluğu olanların ödipal kriz sırasındaki güçsüzlük hislerini gidermeye çalıştıklarına inanılır. Bazı psikiyatristler cinsel saplantı bozukluklarının hepsinin özünde bireyin kendi varlığına yönelmiş bir saldırganlık olduğunu iddia ederler. Öğrenme kuramının da cinsel saplantıları açıklamada önemi büyüktür.
Belli başlı cinsel saplantılar şunlardır:
Göstermecilik Bozukluğu:
Masum bir kişiye ya da yabancı birine cinsel organlarını göstermek için tekrarlayıcı dürtülerin olması göstermecilik bozukluğudur. Cinsel uyarılma, cinsel organlarını gösterme beklentisiyle olur, kişi o sırada orgazm olabildiği gibi, sonrasında mastürbasyon da yapabilir. Hemen hemen tüm vakalar erkektir. Bilinçdışında kişi kendini kısırlaştırılmış ve iktidarsız hissetmektedir. Bu bireylerin eşleri sıklıkla aşırı bağlanılan ya da reddedilen annesi pozisyonundadır.
Fetişizm:
Fetişizm bozukluğunda cinsel odak ayakkabı, eldiven, külotlu çorap, jartiyer gibi nesnelere kaymıştır. Fetişizm nesnesinin çocukluk çağında sık karşılaşılan birine bağlı olduğu, bu kişinin sevilen, ihtiyaç duyulan ya da nefret edilen kişi ile ilişkili olabileceği bilinir.
Freud’a göre fetişizm nesnesi bilinçdışı iğdiş edilme korkuları olan bireyler için fallusun bir sembolüdür. Öğrenme kuramcıları ise fetişizm nesnesinin erken yaşlarda cinsel uyarılma ile ilgili olduğunu savunurlar.
Sürtünmecilik Bozukluğu:
Genellikle orgazma ulaşma amacıyla bir erkeğin penisini tamamen giyinik olan bir kadının kalçalarına ya da diğer beden bölümlerine sürtmesi ile karakterize durum sürtünmecilik bozukluğu olarak isimlendirilir. Bazen elle dokunarak da eylemde bulunulabilir. Kalabalık alt geçitler ve toplu ulaşım araçları eylemin sıklıkla kullanıldığı yerlerdir. Sürtünmecilik bozukluğu olan bireyler son derece pasif ve dışlanmış kişilerdir. Tek cinsel haz aldıkları kaynak sürtünmedir. Bu saplantı bozukluğunda hastalar kolayca saldırgan tutum alabilirler.
Pedofili Bozukluğu:
13 yaş ve altı çocuklardan cinsel uyarılan, onlara karşı yineleyici yoğun cinsel arzu duyan kişilere, bu durum 6 aydan fazla sürüyorsa pedofili bozukluğu denir. Pedofili bozukluğu olan kişi, mağdur bireyden en az 5 yaş büyüktür. Çocuğa yönelik cinsel taciz genelde genital bölgenin okşanması ve ya oral seks şeklinde olmakta, ensest vakaları dışında vajinal ya da anal penetrasyon nadir görülmektedir.
Mazoşizm Bozukluğu:
Aşağılanma, dövülme, bağlanma ya da başka türlü acı çektirilme eylemlerini içeren cinsel dürtü ve fanteziler ile yineleyici biçimde meşgul olan kişilerde mazoşizm bozukluğu olduğunu söyleyebiliriz. Kişinin soluk alıp vermesinin kısıtlanmasıyla cinsel uyarılmanın sağlandığı ya da arttırıldığı asfiksiofili denilen durum mazoşizmde tipik bulgulardandır. Erkeklerde daha sık görülen bu bozukluğun sebebini Freud bireyin kendisine yönelttiği yıkıcı fanteziler olarak belirtmektedir.
Sadizm Bozukluğu:
Sadizm bozukluğunda kişi bir başkasına fiziksel ve psikolojik acı çektirerek cinsel olarak uyarılır. Tanı koymak için bireyin bu duyguları en az 6 aydır yaşaması ve fantezilerini eyleme dökmüş olması gerekir. Psikanalitik kurama göre iğdiş edilme korkularının bilinçdışında yattığı sadizm, buna karşı bir savunmadır. Hastalar sıklıkla erkek olup, kendilerine yapılmasından korktukları şeyleri başkalarına yaparlar ve saldırgan dürtülerini dışa vurmaktan zevk alırlar. Kalıtımsal yatkınlık, hormonal işlev bozukluğu, patolojik ilişkiler ve cinsel kötüye kullanım öyküsünü de etyolojide yeri vardır.
Gözetlemecilik Bozukluğu:
Skopofili olarak isimlendirilen gözetlemecilik bozukluğu çıplak, soyunan veya giyinen ya da cinsel etkinlikte bulunan kişileri haberleri olmadan izlemekle ilgili fanteziler ve eylemleri içeren bir cinsel saplantıdır. Bu kişiler sıklıkla gözetleme esnasında ya da hemen ertesinde mastürbasyon yaparlar. Erkeklerde daha sık görülür.
Karşıgiyim (Travesti) Bozukluğu:
Mastürbasyon ve cinsel ilişkiye girmenin tamamlayıcısı olarak karşı cinsin elbiselerini giyerek uyarılmak için fantezi ve cinsel dürtülerin olmasıdır. Genelde erkeklerde görülür. Bu kişiler kendini kadın olarak düşünmek ya da düşlemekle cinsel olarak uyarılırlar (otojinefili). Bu bozuklukta erkekler kadın giysileri giydiklerinde kadınsı görünümleri transseksüalizmde olduğu kadar cezbedici olmayabilir.
Nekrofili:
Kadavralardan cinsel doyum sağlama takıntısı nekrofili olarak isimlendirilir. Mezardan ceset çalma, gizlice morga girme gibi eylemlerde bulunur, hatta gerektiğinde insan öldürmeye kadar gidebilirler.
Hipoksifili:
Hipoksifili orgazm sırasında hipoksiye sekonder bilincin değişik durumlarına ulaşma arzusudur. Bu kişiler cinsel ilişki sırasında uçucu nitrit gibi gazları kullanabilmektedir. Boğulma ile hipoksik durum yaratma (otoerojen asfiksi) da buna benzer bir durumdur. Bir çok psikiyatrist hipoksifiliyi mazoşizmin bir formu olarak değerlendirir.
Parsiyalizm:
Bu cinsel bozuklukta vücudun diğer tüm bölgeleri dışlanarak, cinsel aktivite tek bir beden bölümü üzerine odaklanmıştır. Cinsel doyumun tek kaynağı olarak bunlar kullanılıyorsa bir cinsel saplantı bozukluğundan söz edilebilir.
Cinsel saplantı bozukluklarının tedavisi:
Cinsel saplantı bozukluklarını tedavisinde depresyon ve kaygı gibi eş tanılı durumların tedavisi ile psikoterapi uygulamaları temel tedavi unsurlarıdır.
Özellikle suç sayılan pedofili gibi bazı saplantılarda ise dış kontrol mekanizmaları olarak adlandırılan cezaevinde tutukluluk halleri tedavinin bir parçasıdır.
Tedavide en çok kullanılan yöntem bilişsel-davranışçı terapidir. Öğrenilmiş cinsel saplantı kalıplarını bozmak ve davranışı toplumsal olarak kabul görecek şekilde değiştirmek için tercih edilir. Toplumsal becerilerin kazandırılması, cinsel eğitim, saldırganın kullandığı akla yatkın hale getirme mekanizmalarının düzeltilmesi ve saldırganın kendini mağdurun yerine koyabilme yeteneğinin kazandırılması bilişsel-davranışçı terapinin hedefleridir.
Cinsel saplantıların tedavisinde uzun zamandır kullanılan diğer psikoterapi yöntemi de içgörü odaklı psikoterapidir. Burada amaç hastaların cinsel saplantı bozukluğuna neden olan olayları ve dinamiklerini anlamalarını sağlamaktır.
Genel olarak zor bir tedavi süreci içeren cinsel saplantı bozukluklarında madde kötüye kullanımı yoksa, cinsellik dışında antisosyal kişilik özellikleri bulunmuyorsa, normal zeka düzeyi varsa ve erişkin bağlanması başarılı ise tedavi kısmen daha iyidir.