Çocukluk Çağı Korkuları
Korkular bebek, çocuk ve ergenlik döneminin genel bir özelliği olarak insan yaşamının gerçeğidir.
Bebek için her şey korkutucudur. Bunlar yabancı bir yüz, gürültü, alışılmamış bir nesne gibi dışsal faktörler olabildiği gibi, acıkma, susma, altını ıslatma gibi içsel nedenlerde olabilir. Korkan bebek sıçrama, dudaklarını büzme, yumruklarını sıkma, nefesini tutma ve sonrasında hızlı nefes alıp verme, duraklama gibi belirtiler verir.
Korkular içgüdüsel olarak gelmekte, yeni doğanda duygusal bir gelişim ve herhangi bir öğrenme olmadan da doğuştan bir korku eğilimi olduğu gözlenmektedir. Bir araştırmada yeni doğanlara sanki bir nesne yaklaşıyormuş gibi giderek büyüyen gölgeler gösterilmiş, bebekler huzursuzlanarak kımıldanma, savunma ya da uzaklaşma gibi tepkiler göstermişlerdir. Aynı gölgeler yandan geçiyormuş gibi giderek artan ve azalan boyutlarda gösterildiğinde ise bu tepkiler alınmamıştır.
6-8 aylık bebeklerde yapılan bir çalışmada ise bir bebek boşluk üzerindeki cam tabaka üzerinde ilerletilmeye çalışıldığında, bebeklerin hiçbir düşme deneyimi olmamasına karşın, boşluğa geldiklerinde ilerlemeyi reddettikleri görülmüştür. Özetle türe özgü korkular her canlıda vardır ve doğumla gelmektedir.
Bebeklik dönemi korkularının en tipiklerinden biri yabancı korkusudur. Normal gelişimsel korkulardan olan bu durum 6-8 aylar arasında sıktır. Tanımadık bir yüzle karşılaşan bebek hemen tanıdık yetişkine yönelir, onunla göz göze gelmekten kaçınır. Yabancı daha da yakınlaşırsa korku artar. Bu durum vahşi hayvanlarda doğumdan hemen sonra görülen kaçma duygusuna karşılık gelmektedir. Bu korku doğuştan görme ve işitme engelli bebeklerde de aynı tepkileri verdirmektedir. Güvensizlik duygusu insanın en temel güdülerinden biridir.
Yabancı korkusu, anne baba dışında yakın akrabalar, komşular, bakıcı gibi yeni yüzlerin sık sık görülmesiyle giderek azalmaya başlar. Kreşe gitme döneminde sosyalleşme ve akran ilişkileri ile çocuk yabancılar arasında rahatça kalabilir hale gelir. Bu kaygıların çözümlenemediği çocuklarda yabancı kaygısı ya da tanıdık kişilerden ayrılmadaki zorluk ilkokula başlarken yeniden alevlenebilmektedir.
2-3 yaş çocuklarında ise yüksek seslerden korkma başlar. Elektrik süpürgesi, gök gürültüsü, sifon sesi gibi ani ve yüksek tonlu sesler çocuğun ürkmesine sebep olur. Ani, beklenmedik yer ve zamanda, nereden geldiği, ne olduğu belirlenemeyen seslerde irkilme, korku duyma yaşam boyu kalacak, tuhaf ve gizemli seslerde içimiz ürperecektir.
Gelişim boyunca korkuya yol açan gürültülerde duyarlılık bakımından değişiklikler olur. Burada öğrenme etkisi de devreye girer. Küçük bir bebek köpek havlamasından korkarken, büyük bir çocuğu korkutabilen köpek hırlamasına hiç tepki vermeyebilir.
3-4 yaşlarında karanlık, hayvan, dilenci, hırsız, polis, canavar, öcü gibi hayali nesne korkuları görülmeye başlar. Oyun çocukluğu döneminde bedensel zarar görme, yalnız kalma, uykuya dalma ve hayalet, hortlak gibi doğaüstü varlıklardan korkma da sıktır.
Hayatı tanıma, keşfetme döneminde olan çocuk garip ve alışılmadık gelen her şeyden korkabilir. Bilinmeyen her yeni şey çocuğu düşündürecek ya da korkutacaktır. Her şey yolunda giderse garip gelen, ürküten şey kanıksanacak, bazen de o eşik aşılmayacak, korku sorunu ile uğraşılacaktır.
Karanlık korkusu pek çok çocuk için, hatta büyükler için bile sorundur. Karanlıkta birey kendini daha güçsüz ve savunmasız hisseder. Karanlıkta hem biz hem de başkaları gözle iyi seçilemez. Bu psikolojik olarak, bizim diğer insanlardan kopmamız anlamına gelir ve korku doğurur. Yüreğimizde yaşattığımız tehlikeler, karanlıkta ciddi tehdit haline gelmektedir.
Karanlık korkusunda kız ve erkekler arasında bir fark yoktur. Karanlıkta yırtıcı bir hayvan çıkacağı ya da dolaptan, yatağın altından hayalet, hortlak, hırsız fırlayacağı algısı korku yaratır.
Karanlıktan korkan çocuğu yatıştırmak için uykuya dalma sırasında yanında bulunup, ninniler söyleyebilir, elini, saçını okşayabilir ya da battaniye, yastık, pelüş bir hayvana sarılmasını sağlayarak güven telkin edebilirsiniz.
Çocukluk korkuları 4 yaşında doruğa ulaşır ve yavaş yavaş azalmaya başlar. Soyut korkuların yerini somut korkular alır. 5-6 yaşlarında köpek korkusu, düşüp yaralanma korkusu, bir yerinin sıyrılıp çizilmesi, kesilip kanaması korkusu, anne babanın öleceği, hastalanacağı ya da yaşlanacağı korkuları öne çıkar.
Çocuğa disiplin verilmeye çalışılan bu dönemde, “Yaramazlık yaparsan polis götürür”, “Akşam baban gelince görürsün”, “Yemeğini yemezsen seni dilenciye veririm” gibi söylemler ve Tanrı, cehennem gibi çocuğun değerlendiremeyeceği soyut kavramlarla korkutmak büyük hata olacaktır.
Anaokulu ve ilköğretimin ilk yıllarında okuldan dönüşte anneyi bulamamak, çocuk için katlanılması güç bir durumdur. Korkular 6 yaşında çoğu kez yeni bir zirve yapar. Odalarında yalnız yatmaya çekinebilirler. Hayalet, cadı, hortlak korkuları alevlenir. Yangın ve hırsızdan korkarlar. Filmlerin etkisinde çok kalırlar. Bir kısım korkular yatışırken eski korkulardan bazıları depreşebilir ya da yeni korkular gelişebilir.
Çocuklarda gördüklerini, duyduklarını abartma, çarpıtma, süsleme sıktır. Deneyimlerinin ve düşünme yeteneklerinin sınırlı olması nedeniyle de her türlü duyumdan korkulu sonuçlar çıkarmaları kolay olur.
Çocukluk çağının ilerleyen dönemlerinde diğer çocukların varlığı önemli hale gelir, çocuk kendini diğerleriyle kıyaslar ve ortama uyum sağlamak güçlü bir istek halini alır. Bu durum ergenlikte zirve yapar. Ergen için nasıl göründüğü, arkadaşlarının onun hakkındaki düşünceleri dünyadaki en önemli şeylerden biridir. Bu dönemde sosyal etkinliklere katılma, akran ve arkadaş gruplarından dışlanma, başarısızlık ve ölüm korkuları tipiktir.
Gelişim dönemlerindeki farklı korkular geçici olup, süre ve şiddet abartılı olmadığı sürece normaldir. Gelişimsel dönemin bilinmesi, yaşa uygun bilgilendirme, destek ve güvence vermek bu korkuların giderilmesinde primer rolü oynayacaktır.
Çocukluk dönemindeki korkuların büyük kısmı kalıcı bir etki yaratmadan kaybolsa da, %5’ i kalabilmektedir. Yapışkan korkular denen bu korkuların önemli bölümü hayvan korkularıdır. İkinci sırada yangın, hastalık, kaza, boğulma gibi bedene zarar veren tehlikeler korku unsuru olarak yer alır. Doğaüstü güçler, karanlık ve yalnızlık korkuları da üçüncü sırada bulunur.
3-8 yaşları arasındaki çocuklarda en sık hayvan korkusu görülür. Hayvan korkusu, yetişkinlik çağının başında bile çocukluktan hatırlanan korkuların başında gelir.
Korkular ile anne baba tutumları arasında yakın bağlantı vardır. Koruyucu kollayıcı, her türlü gereksinimi karşılayıcı anne babaların çocuklarında ayrılık anksiyetesi, sosyal ortamlara girmede, başarı beklentisi karşısında, karşı cinsi ile ilişkilerde ve evlenmede zorluklar görülebilmektedir.
Çocuklarına soğuk ve mesafeli yaklaşan, dokunma ve okşamada beceriksiz anne babaların yetiştirdiği çocuklarda ise dokunma ile ilgili korkulara yatkınlık olabilmektedir. Tenis topuna dokunamayan, şeftaliyi eline alamayan, lastik gibi kauçuk malzemeleri elleyemeyen insanlarda bu tür özgeçmiş sıktır.
Karanlık ve doğaüstü güçlere karşı olan korkular da çocukluktan yetişkinliğe sarkabilmektedir. Bu korkunun özünde yırtıcı hayvanlardan gelebilecek tehlike yatmakta olup, türe özgü korkulardandır. Yabancı kaygısı da türe özgü korkular arasında sayılır.
Yalnızlık, yalnız kalacağı ile ilgili korkular da çocuk ve yetişkinlikte ortak görülen korkulardandır. Özünde güvenlik kaygısı bulunur.
Çocuğa disiplin verirken yapılan yanlış uygulamalardan olan tanrı ve cehennem korkusu ya da baba korkusu, yetişkinlikte cezalandırılma korkularına, otorite ile çatışmaya ya da otoriteden aşırı çekinmeye yol açabilmektedir.
Çocukluk döneminde görülen gelişimsel kaygı ya da korkuların kaygı bozuklukları, fobiler, takıntılara dönüşmemesi için ebeveynler çocukluk çağı korkuları hakkında bilgi sahibi olmalı, basit müdahalelerle düzelmeyen korkularda geç kalmadan psikiyatristten destek almalıdırlar.
Antalya psikiyatri ve psikoterapi merkezimizde çocuğun psikolojik sorunlarına yönelik uzman desteğini psikolog ve psikiyatristlerimizden alabilir, masal ve oyun terapisi ile tedavi olabilirsiniz.
Antalya Psikiyatri ve Psikoterapi Merkezi, Çocuk ve Ergen Psikolojisi, Çocuk ve Ergen Psikoterapisi.
Psikiyatrist Dr. Emine Filiz Uluhan.