Ergenlerle İletişim
Ergenlerle iletişim nasıl olmalıdır, ergenlerle iletişimde nelere dikkat edilmelidir sorularının yanıtlarını makalemizde bulabilirsiniz.
Ergenlik, fiziksel değişimlerin yanı sıra duygu ve düşünce olarak da değişimi beraberinde getiren çocukluk döneminden gençlik dönemine geçiştir. Dünya sağlık örgütüne göre 10-19 yaş arası ergen kabul edilmektedir. Fakat günümüzde beslenme alışkanlıklarının değişmesi ve hormonlu gıdaların hayatın içine girmesiyle, çocuklar 8 yaş itibariyle ergenlik belirtileri göstermeye başlamıştır. Bu durum hem çocuk hem de ebeveynler için zor ve karmaşık geçen bir süreçtir. Ergenlik döneminde bireyler, bir tür kimlik arayışı ve kendini tanımlama çabası içindedirler. Dış görünüşün hızlı bir gelişim göstermesiyle beraber duygusal anlamda gerçekleşen büyük değişimlerle birlikte inişlerin ve çıkışların bol olduğu bir süreçtir.
Ergenlik Dönemi Genel Özellikleri:
Ergenlerin ilgi alanları farklılaşır ve daha çok kişisel alana ihtiyaç duyarlar. Giyim tarzları, konuşmaları, ani duygu değişimleri, yalnız kalma isteği, çalışma güçlüğü, asabiyet, güvensizlik, dikkatsizlik vb. gibi tutum ve davranışlarıyla hem birbirlerinden hem de yetişkinlerden ayrılırlar. Duygu yoğunluğu mevcuttur. Karamsarlık ve asık suratlılığın yanı sıra zaman zaman nedensizce ağlamalar görülebilir. Özellikle olumsuz duygu ve düşünceler el, kol hareketleriyle ya da bağırarak ifade edilir. Bunun yanı sıra olumlu duyguları hatıra defteri tutma ya da şiir yazma gibi kağıda aktarma davranışları gözlenebilir.
Gençler isteklerini hemen eyleme geçirmek ister. Özellikle bedensel isteklerine karşı koyamazlar. Karşı cinse olan ilgi artar. Hissedilen aşık olma duygusuna heyecan eşlik etmeye başlar.
Alınganlık ve her söylenen sözü eleştiri gibi algılama bu dönemin en belirgin davranış özelliklerindendir.
Duygular istikrarsızdır. Yaşanan aynı olaya farklı tepkiler verebilir. Aşırı hayal kurma davranışları görülür. Hatta gün içerisinde, yolda, sokakta ya da derste her ortamda bir ergen hayallere dalabilir.
Bu dönemde mahcubiyet ve çekingenlik vardır. Özellikle hızla gelişen fiziksel bedenini saklama davranışları görülebilir. Yalnız kalma isteğinin artmasıyla birlikte ebeveynlerinin hatta arkadaşlarının da bir arada olma isteğini reddedebilirler.
Çalışmaya karşı isteksizlik görülür. Hatta en ufak bir işe enerji sarf ederken bile çabuk yorulabilirler. Hareket etmeye dahi üşenme davranışları görülür. Ergenlerde gözlenen bu duygu durum değişiklikleri ebeveynlerle çatışmalara yol açabilir.
Ergenlik çağının gereği olarak, ergen bir birey farklı olduğunu hissettirmeye ve göstermeye çalışır. Ebeveynlerinin olmasını istediği gibi biri değil, kendi istediği kişi olmak ister. Mahremiyet arayışıyla birlikte ebeveynlerle her şey paylaşılmaz ve onlara her şey anlatılmaz fikri oluşur. Bu noktada arkadaşlıklar onlar için çok önemlidir. Arkadaş edinememek bir başarısızlık olarak nitelendirilir. Bağımsızlık arayışı içinde aileden uzaklaşan ergen, ne yaptığını nasıl davrandığını bilemez. Bunun için kendine arkadaş ya da yaşıt gruplar gibi kimlik oluşturabileceği kişilere ihtiyaç duyar. Yakın arkadaş ilişkileri, ergen bireyin kendini ve çevresini anlamasına yardımcı olur ve stresle baş edebilmesinde önemlidir. Bu nedenle arkadaşlıklar, ergenlerin aileden bağımsız bir şekilde kendilik oluşturmasını sağlar.
Bir gruba ait olmak, ergen için çok önemlidir. Ailesi ile anlaşamamak, okulla ilgili sorunlara sahip olmak gibi benzer sorunları yaşıyor olmak ergenlerin birbirine yakınlaşma sebeplerindendir. Arkadaşlarını “kendini anlayan biri gibi” gördükleri için ergenlerin birbirlerine olan bağlılıkları giderek güçlenir.
Ebeveynler kendilerinden uzaklaşan çocukları karşısında ne yapacağını bilemez. Kaygılar ve korkular oluşmaya başlar. Böylece ebeveynler çocuklarını daha sık kontrol etme ihtiyacı hisseder. Bunun üzerine ergen birey, bu durumu baskı olarak algılar ve isyan eder. Ebeveynler ve ergenler arasında çatışmalar bu şekilde başlar. Aslında hem bedensel hem de duygu durumundaki bu değişimlerin tetiklenmesiyle ergen bireyler ve yetişkinler arasındaki çatışmaların temel sebepleri ergenlerin bağımsız olma isteği, kendi seçimlerini kendilerinin yapmak istemesi, duygusal iniş-çıkışları, alınganlıkları ve mahremiyet arayışlarıdır. Ergenler olgunlaştıkça ebeveynlerle olan denge sağlanmaya başlar.
Ebeveynlerin, bu dönemin geçici ve gelişimin normal bir parçası olduğunu kabul edebilmesi ve ona göre yaklaşım kurması önemlidir. Ebeveynler için gerçekten zor bir süreçtir. Çünkü evlatları artık ne yetişkin ne de bir çocuktur. Karşısında bir yandan büyümek için sabırsızlanan ancak çocuksu davranışlarından da vazgeçemeyen bir genç vardır. Burada çocuğunuzun artık eskisinden farklı bir birey olduğunu kabullenmek önemlidir. Özellikle bu noktada iletişimde dikkat edilmesi gereken bazı detaylar vardır. Bazen ebeveynler “Sen büyüdün artık, bunları yapman lazım “ gibi çocuklarına yaklaşım gösterirken bazen de “ sen küçüksün, bunu yapamazsın” gibi söylemlerde bulunabilirler. Bu ikircikli davranma biçimi çocuk ve ebeveynler arasındaki iletişim sorunlarını tetikler.
Ergenlerle İletişim Kurarken Ebeveynlerin Dikkat Etmesi Gerekenler:
*Çocuğunuzun kişisel alanına saygı duyun.
*Zaman zaman yalnız kalmak istemesine izin verin.
*Kişisel eşyalarını izinsiz kurcalamayın. Örneğin, hatıra defterini gizlice okumak, çantasını karıştırmak gibi davranışlardan kaçının.
*Size uymayan giyim tarzı, eğlence ve yemek gibi seçimlerine saygı duyun.
*Sorgulayıcı ve yargılayıcı ifadelerden kaçının. İletişiminize zarar verir.
*Verdiğiniz sözleri yerine getirin. Bir kere kaybedilen güveni kazanmanız zor olur.
*Diğer insanlarla bir aradayken eleştirmemeye ve utandırmamaya özen gösterin.
*Başkalarının yanında uyarı yapmayın. Yalnız kaldığınız zaman sakin bir şekilde uyarıda bulunun.
*Yaşıtlarıyla karşılaştırma yapmayın. Bu durum yetersiz hissetmesine neden olabilir.
*Size göre basit ve önemsiz gelen bir sorun, onun için çok önemli olabilir. Bu nedenle yaşadığı sorunları anlamaya çalışın.
*Akıl vermek yerine onların fikirlerini dinleyin. Çocuğunuzun karşısında iyi bir dinleyici olun.
*Sizinle konuşurken başka şeylerle meşgul olmadan, göz teması kurarak iletişime geçin.
*Ben dili kullanarak konuşmaya çalışın. (…. Yaptığında ben….. hissediyorum çünkü…) Önce davranışı tanımlayın, ardından duyguyu ve sizde yarattığı somut etkiyi ifade edin. Örneğin, geç kalmış bir çocuğa nerde kaldın? Neden haber vermedin? Gibi sorulan sorular savunmaya geçmesine yol açar. Bunun yerine “ eve haber vermeden geç geldiğinde endişeleniyorum çünkü başına bir şey mi geldi diye merak ediyorum. Bu sorunu nasıl çözebiliriz.” Şeklindeki bir yaklaşım sizi dinlemesine yardımcı olur.
*Sizinle bir şeyler paylaştıktan sonra ona yansıtıcı sorular sorun. “Anladığım kadarıyla söylediğin şey şu…” gibi yaklaşım sağlamak yanlış anlamaları ortadan kaldıracaktır.
*Eğer çocuğunuz sizinle bir şeyler paylaşmıyor, iletişim kurmuyorsa; muhtemelen daha önce eleştirilmiş ya da dinlenmemiştir. Böyle durumlarda ergenlerle yeniden iletişimi sağlayabilmek adına “eğer konuşmak istersen ben her zaman buradayım, seni dinlemek istiyorum” şeklindeki yapıcı yaklaşımlarınız etkili olacaktır.
*Kendi beklentilerinizin yanı sıra çocuğunuzun yeteneklerini anlamaya çalışın.
*Arkadaşlarıyla tanışın, kimlerle arkadaş olduklarını bilin. Arkadaşlıklarını destekleyin. Onlarla evinizde program yapmasına izin verin.
*Birlikte aile olarak da sohbet edebileceğiniz, eğlenebileceğiniz zamanlar yaratın.
*Cinsellikle ilgili konuşmaktan kaçınmayın. Çocuğunuzu bu konuda bilgilendirin. Arkadaş ortamı ya da internetten edindiği bilgiler yanıltıcı olabilir.
*Sınırlarınızı zaman zaman esnek tutarak, onların kendini göstermesine izin verin.
*Alabileceği görev ve sorumluluklar verin.
*Yukarıdaki önerilerimize uyduğunuzu düşünüyor, bir ebeveyn olarak olumlu yaklaşımlarınıza rağmen çocuğunuzla ciddi sorunlar yaşıyorsanız psikolojik destek alın.
Psikolog Funda Buharalı.
Antalya Ergen Terapisi, Ergen Psikolojisi Antalya.