Sosyal İkilem Davranışsal Bağımlılık
Sosyal medya uygulamalarının kullanımı günümüzde bağımlılık haline gelmiştir. Bu durum bireyleri izole etmekte, psikolojik dengeyi bozabilmekte, başta depresyon olmak üzere çeşitli ruhsal sorunlara neden olabilmektedir. Antalya Psikiyatri ve Psikoterapi Merkezi olarak ''Sosyal İkilem'' belgeselini izlemenizi öneririz.
Dijital platformda sosyal medyanın insanlar üzerindeki olumsuz yönlerini çarpıcı bir şekilde ortaya koyan “Sosyal İkilem” belgeselini birlikte ele alalım. Hayatımızın her alanında bizi etkileyen, geliştiren ve değiştiren bir platformdur sosyal medya. İletişimden, haberleşmeye, eğitimden, sağlığa kadar birçok alanda bizlere yenilikler sunmaktadır. Özellikle pandemiyle birlikte yaşamımızın büyük çoğunluğunda aktif bir şekilde yer edinen bu platform hızlı geri bildirim sağlayabilmesi ve insan topluluklarının birbirlerini kolaylıkla etkileyebildiği güçlü bir etkileşim ortamıdır. Her yaştan ve her kesimden insana birçok alanda kolaylıklar sunan bu platformun aynı zamanda ekran bağımlılığı yapması, bireyleri asosyal bir yaşantıya itmesi, sosyal ilişkilere zarar vermesi, depresyon.. vb gibi ruh sağlığına ve davranışlara olumsuz etkileri gözlenmektedir.
Özellikle son zamanlarda artan kadına yönelik şiddet vakaları, kişisel ve siyasi kutuplaşmanın artması ve genç nesilde intihar vakalarının çoğalması gibi birçok benzer olayın yaşanmasındaki en büyük etken sosyal ağlardaki paylaşımlardır. Sosyal medya kullanımındaki artışla birlikte, bu ağlardaki mükemmel hayatı yansıtan paylaşımlar bireylerin ruh sağlığı üzerinde olumsuz etkiler bırakmaktadır. Özellikle genç nesilde fotoğraflarını ve videolarını filtreleyerek kusursuz bir görünüme ulaşabilmek için paylaşımlar yapmak yaygın hale gelmiş durumda. Filtreli bir şekilde paylaşılan resimler kullanıcılarda sahte benlik algısı yaratmaktadır.Böylece özellikle genç nesilin özgüvenini ve öz değerini kaybetmesine yol açmaktadır. Sosyal medyanın bir diğer olumsuz etkilerinden birisi insanlar arasındaki rekabeti artırmasıdır. Bu yarış insanların yaşamlarını mükemmeliyet algısı etrafında oluşturmasına neden olmaktadır. Diğer insanların kendileri hakkında ne düşündüğünü fazlaca önemsemek, sosyal medyada kendini sunum, beğeni ve takipçi sayısını arttırmak için insanlar amansız bir yarış içerisine düşmektedir. Sosyal medyanın benlik ve kimliğe sunduğu bu sınırsız alan; bireylerin kendi kişilik ve benliklerini sunuş biçimlerini gerçek dünyanın ötesinde ve farklılaştırdığını göstermektedir. Sosyal ağlarda artık insanlar “ben kimim” sorusu yerine “ben kim olmalıyım” algısını benimsemektedirler. Bu algı ise bireyin kendi olma eğilimini ortadan kaldırmakta ve bizi “olmak istediğimiz” dünyanın içerisine yerleştirmektedir.
Bu belgeselde dikkat çekilen bir diğer önemli nokta ise, gelişen yapay zeka algoritmalarının insan davranışlarına nasıl yön verdiğidir. Siz de sosyal medyada incelediğiniz herhangi bir ürünün reklam olarak önünüze sunulduğunu fark ettiniz mi? Ya da arkadaşınızla hakkında konuştuğunuz bir konunun, telefonunuzda bildirimiyle karşılaşıp şaşırdığınız oldu mu? Hepimiz çoğu zaman bu durumlarla karşılaşmaktayız. Aslında çoğu zaman karşılaştığımız bu reklamlardan, bildirimlerden şikayetçi olsak da hepimiz bu sistemin bir parçasıyız. Bu bildirimlerin, reklamların davranışları yönlendirmesiyle birlikte bizi, adeta insanı kullanan bir sistem içerisindeyiz. Nasıl mı ? Siz sosyal medyada bir arkadaşınızın fotoğrafını beğenirken ya da satın almak istediğiniz bir ürünü incelerken arka planda nasıl bir sistemin işlediğini göremiyorsunuz. Bütün verilerinizin ,bilgilerinizin ve hesaplarınızın kaydedildiği, takip edildiği bir sistem… Sizi yakın çevrenizden bile daha iyi analiz edip dikkatinizi nelerin çektiğini ,nelerden hoşlandığınızı ya da ekranda ne görmek istediğinizi çok iyi bilen; amacı sadece ekranda geçirdiğiniz süreyi arttırabilmek olan ve sizin dikkatinizi çekebilmek için manipülatif bir şekilde tasarlanan sistemden söz etmekteyim. Bunun sonucunda kontrolsüzce ve aşırı kullanma isteği duyulan sosyal ağların ya da internetin bir süre sonra ruh sağlığına zarar vermesi kaçınılmaz bir etkidir ve kullanımı bırakıldığı zaman bireyde sıkıntı veren duygu durumlarına sebep olmakta, ailevi ve toplumsal uyumu bozan bir davranışsal bağımlılık haline gelmektedir.
Hızla değişen teknolojiyle birlikte sosyal medya artık hayatımızın önemli bir parçası olmuştur.7’den 70 ‘e her kesimden bireyin internet ve sosyal medya kullanımına ihtiyacı var.Hayatımıza önemli etkileri olan bu paylaşım ağlarını bilinçli ve dikkatli kullanmak bizim seçimlerimiz doğrultusunda gerçekleşmektedir.Özellikle pandemi süreciyle birlikte günlük yaşamda birçok işimizi internet aracılığıyla devam ettirmekteyiz.İnternete duyulan bu ihtiyaç, teknolojiyi sınırsız kullanmak demek değildir ya da teknolojiyi hiç kullanmamak da değildir buradaki mesajım” teknolojiyi yeterince ve doğru kullanmaktır”.
Psikiyatri ve Psikoterapi Merkezi Antalya.