Depresyonda Bilişsel Davranışçı Terapi
Bilişsel davranışçı terapi (BDT), orta ve şiddetli belirtiler gösteren vakalar da dahil olmak üzere depresyon tedavisinde etkili olmakta, ilk sıra tedavisi olarak psikiyatri kılavuzlarında gösterilmektedir.
Bilişsel davranışçı terapi (BDT) ile depresyondaki maladaptif düşünme biçimini (kendini eleştirme, umutsuzluk) ve eylemsizlik, sosyal çekilme, kaçınma gibi davranış örüntülerini hedef alırız.
Psikanalitik depresyon modelindeki eksiklikleri keşfeden A. T. Beck, depresif hastaların kendileri, dünya ve gelecek ile ilgili olumsuz zihinsel tasarımları üzerinden giderek bilişsel davranışçı terapiyi geliştirmiştir. Bireylerdeki bu zihinsel tasarımlar olumsuz yaşam olayları sonucunda etkin hale gelmekte ve hatalı olumsuz bilgi işleme sürecine yol açmaktadır.
Depresyon tedavisinde bilişsel davranışçı terapi (BDT), hastalara depresyonla savaşmak için gerekli bilişsel ve davranışçı becerileri öğreten, yapılandırılmış, işbirliğine dayalı, kısa süreli ve sorun odaklı bir psikoterapi yöntemidir. Ortalama 10-20 seans süren tedavinin 4-6. seanslarında depresif belirtilerde belirgin düzelme görülür.
Depresyon tedavisinde bilişsel odaklı bir müdahale özetle şöyledir. Örneğin;
1)Sevgilinizi kaybetme korkusu içinizi kemirip duruyor, her an yalnız kalacağınız, terk edileceğiniz endişesiyle depresif belirtiler gösteriyorsunuz. Terapinin ilk aşamasında bu korkunun altındaki olumsuz düşünceniz saptanır. “Sevilmeye layık değilim” düşüncesi bilinçdışınızdaki temel olumsuz inanç olabilir. Terapi sürecinde bu düşüncenin olumsuz duygulara, bedensel duyumlara uyumu bozan davranışlara nasıl yol açtığı tanımlanacaktır.
2)Sonraki aşamada bu düşüncelerin doğruluğu, getirisi-götürüsü değerlendirilir ve daha işlevsel ve dengeli düşünce biçimleri üretme öğretilir. “Birçok arkadaşım var ve beni seviyorlar. Ben sevilebilir biriyim. Terk edilirsem bu benim için her şeyin sonu olmayacak. Beni gerçekten sevecek, aşkı bulacağım biri her zaman çıkacaktır.” diye düşündüğünüzde işlevsel düşünceye kavuşmuşsunuz demektir.
3)Son aşamada ise “Her şeyi mükemmel yapamaz, mükemmel biri olamazsam, kimse beni sevmez.” tarzındaki maladaptif inanç ve varsayımlarınız ile “Ben beş para etmeyen biriyim.” gibi kendilik şemalarınız üzerinde çalışılarak bunları tanımanız ve değiştirmeniz sağlanacaktır.
4)İşlevsel problem çözme becerileri eğitimi, haz ve egemenlik duygunuzu geliştirecek günlük aktivite programları da BDT içinde sıklıkla kullanılacaktır.
Son dönemlerde hastaların iyi oldukları dönemleri fark etmeleri, hoşa giden duyguların yaşandığı bu dönemleri bölen otomatik düşüncelere karşı koymayı hedefleyen “iyi oluş terapisi” ve bilişsel tepkiselliği hedef alan sekiz haftalık grup terapileri bilişsel davranışçı teknikleri uygulayarak depresyon tedavisinde kullanılır olmuştur. Meditasyon teknikleri de depresyonda faydalı olabilmektedir. Tüm bu bilişsel davranışçı uygulamaların amacı depresyon oluşturucu düşüncelere farkındalık kazandırmak, bu düşüncelerin geçeğin yansıması ya da kimliğin bir öğesi olmadığını anlatmak, bunlara sadece zihinsel olaylar olarak bakabilmeyi öğretmektir.
Depresyon tedavisinde bilişsel- davranışçı terapi ile antidepresan ilaçların karşılaştırılması psikiyatristlere sıklıkla sorulur. Farklı psikiyatrik çalışmalarda bazen BDT’ nin bazen de ilaç tedavilerinin üstün olduğu, bir çok çalışmada da bilişsel-davranışçı terapi ile antidepresan ilaçların benzer etkinlikte olduğu görülmektedir.
Kronik depresyon tedavisinde ise antidepresan ile bilişsel-davranışçı terapinin birlikte kullanımı monoterapilere göre önemli derecede etkilidir. Erken yaşta ebeveyn kaybı, ihmal, fiziksel ya da cinsel taciz gibi çocukluk travmalarına maruz kalan hastalarda tedavide bilişsel- davranışçı terapinin (BDT) kullanımı tedaviye yanıtı yükseltmektedir.
Psikiyatri dünyasında son yıllardaki ortak görüş akut depresyon tedavisinde bilişsel davranışçı terapinin antidepresan ilaç tedavisi ile eşdeğer etkinlikte olduğudur. Yan etkiye sahip olmaması ve uzun vadede daha ekonomik olması BDT’ ye bir avantaj getirmektedir. Kronik depresyon tedavisinde ise ilaç tedavisi ile bilişsel davranışçı terapi kombinasyonu en yüksek etkiye sahiptir.
Merak edilen bir soru da bilişsel-davranışçı terapinin depresyonun nüks etmesi üzerindeki etkinliğidir. Depresyonda BDT’ nin depreşmeyi önleyici etkisi antidepresan ilaçlardan daha fazladır. Üç ya da daha fazla depresyon dönemi olan hastalarda nüksü önlemek için mutlaka bilişsel-davranışçı terapi uygulanmalıdır. Olumsuz biliş ile depresif belirtiler arasındaki bağıntıyı çözmede BDT, farmakoterapi ve aile terapisine göre daha etkindir.
Bilişsel- davranışçı terapi ile depresyon tedavisinde, Beck Depresyon Ölçeği gibi geçerli bir psikometrik araç ile belirli şiddeti izlenmeli, her hafta düzenli olarak hasta ve terapist belirtilerin ne ne düzeyde iyileştiğini tartışmalıdır. Hastaların ev ödevlerini eksiksiz biçimde yapmaları tedavinin etkisini güçlendirecektir. Fiziksel aktivite de depresyon tedavisini güçlendirici bir unsurdur.
Özetle bilişsel-davranışçı terapi depresyon hastalarının maladaptif düşünme biçimini ve davranış örüntülerini değiştirmeyi amaçlayan müdahaleler içerir. Akut dönemde BDT ve antidepresan ilaç tedavisi sonuçları benzerdir. Depresyondan korumada, yani depresyonun nüksünü önlemede BDT daha etkilidir. Kronik depresyon tedavisinde ise bilişsel davranışçı terapi ile antidepresanı birlikte kullanmak en etkili yöntemdir.
Psikiyatri Merkezi Antalya, Antalya Psikiyatri ve Psikoterapi, Lara/Muratpaşa/Antalya.
Psikiyatrist E.Filiz Uluhan.