Panik Atakta İlaç Tedavisi
Panik bozukluğu tedavisinde ilaçların yeri büyüktür. Panik atağınızı tedavi edecek son derece etkin ilaçlar psikiyatride güvenle kullanılmaktadır.
Panik atak tedavisinde ilaçla tedaviye karar verirken, psikiyatristinizin hastalığın şiddeti, eş zamanlı bulunan başka hastalıklar, beden sağlığınız gibi etkenleri göz önünde tutması yanında, tedavideki amaç ve beklentiler ile sizin kendi tercihleriniz son derece önemlidir. İlaca karşı kuşkucu yaklaşım sergileyen hastalar, ilaç etkilerine karşı çok duyarlı olan kişiler ya da ilaç kullandıklarında yan etki nedeniyle tatsız yaşantıları olmuş kişilerde hasta ile psikiyatrist ortak noktada buluşmak durumundadır.
Deneyimli bir psikiyatrist tarafından önerilen ve özenli şekilde takip edilen durumlarda psikiyatrik ilaçların oldukça güvenilir olduğunu söyleyebiliriz. Olası yan etkilerin izah edilmesi ve hastanın ilaçlarla ilgili kuşkularının giderilmesi tedavinin başarısında çok önemlidir. İlacın yararları üzerine odaklanmak, farklı insanların aynı ilaca farklı tepkiler verebileceğini bilmek ilaca uyumu arttıracak ve tedavinin başarı oranını yükseltecektir.
Panik atak tedavisinde ilaçları şu amaçlarla kullanmaktayız;
1)Panik bozukluğunda ataklar arası dönemde, yeni bir atağın olacağına dair bir beklenti, bundan dolayı da şiddetli bir kaygı yaşanır. Endişe içindeki hasta, fobik kaçınma davranışlarına girerek günlük işlevleri ve sosyal yaşamında bozulmalar yaşar. İlaçlar bu dönemdeki kaygının giderilmesinde son derece yararlıdır.
2)Panik bozukluğu tedavisinde ilaç kullanımı hastanın psikoterapiye uyumunu kolaylaştırır. Günlük kalite ve konforu artan hasta, özellikle bilişsel terapideki ev ödevlerine v.s daha çok zaman ayırabilir.
3)Panik bozukluğu seyrinde depresyon sıklıkla ortaya çıkmaktadır. İlgisizlik, isteksizlik, benlik saygısında azalma, karamsarlık gibi belirtilerle kendini gösteren depresyon, tedaviye uyumu bozacak, hastanın panik ataklarla başetme kapasitesini düşürecek, hastalığı yenmede ümitsizliğe itecektir. İlaç tedavisi ile depresyonu tedavi etmek, tedavi sürecinin önündeki önemli bir engeli kaldıracaktır.
4)Panik atak hastalığı sırasında OKB, sosyal fobi, kişilik problemleri ve duygusal sorunlar gibi pek çok ruhsal bozukluk da eşlik edebilmektedir. Bunların tedavisi için ilaç kullanmak gerekebilir.
5)Bazı hastalar ise ilaç kullanma konusunda istekli olup, psikoterapi ve diğer tedavi yöntemlerine soğuk bakabilmekte ya da bir terapi programına katılma imkanları olmayabilmektedir. Bunlarda da ilaç tedavisi ilk seçenek olabilir.
İlaç tedavisi sırasında bazı bireylerin yan etkilere karşı diğerlerinden daha duyarlı olabileceği unutulmamalıdır. Panik atağın ilaçla tedavisinde hastanın kendi çabalarıyla elde ettiği başarı gözden kaçabilmekte, iyilik hali tamamen ilaca bağlanabilmektedir.
İlaçların bağımlılık yapma riski, psikiyatrik ilaç kullanımında en merak edilen konulardandır. Panik atak ve panik bozukluğu dahil diğer psikiyatrik hastalıklarda kullanılan ilaçların çoğu bağımlılık yapmaz. Bağımlılık yapma riski olan ilaçları doktorunuz size ayrıntılı olarak anlatacaktır. Fizik bağımlılık yapma riski olan ilaçlar, daha çok yeşil reçete ile satılan bunaltı giderici (anksiyolitik) ilaçlardır. Bunlar yüksek dozda uzun süre kullanılır ve aniden kesilirse yoksunluk belirtileri ortaya çıkabilir. Anksiyolitik ilaçlar belli bir süre kullanılır ve doz azaltılarak kesilir. Buna uyulduğu ve doktor gözetiminde olduğu taktirde bir sorun yaşanmayacaktır.
Panik atak tedaisinde kullanılan ilaçlar trisiklik antidepresanlar, monoamin oksidaz inhibitörleri, seçici serotonin gerialım inhibitörleri ve sakinleştirici (bunaltı giderici) ilaçlardır.
Trisiklik ilaçlardan panik atakta en sık kullanılan imipramindir. Çoğu kez depresyon tedavisindeki kullanım dozundan daha düşük dozlarda kullanılır. Bazı hastalarda 10 miligram imipramin panik atak tedavisinde etkili olurken, bazı hastalarda 200 miligrama kadar çıkmak gerekmektedir. İlacın etkisi hem noradrenalin hem de serotonin isimli sinirsel iletici maddelerin gerialımını azaltmakla olmaktadır.
Panik atak tedavisinde kullanılan bir diğer trisiklik antidepresan ise klomipramindir. OKB tedavisinin birinci ilacı olan klomipraminin de etki mekanizması aynıdır. Panik bozukluğu tedavisinde etkili bir ilaçtır.
İmipramin ve klomipramin panik bozukluğu tedavisinde hastaların %60-80’inde başarılı olmakta, bu ilaçlara karşı bağımlılık ve tolerans gelişmemektedir. En sık görülen yan etkileri ağız kuruluğu, kabızlık, bulanık görme, kilo alma, cinsel işlev bozukluğu ve idrar yapmakta güçlüktür. Yatmakta veya oturmakta iken birdenbire kalkmakla ani tansiyon düşmesi durumu olan postural hipotansiyon, bu ilaçları kullananlarda sıklıkla görülebilmektedir. Alkol ile etkileşime giren bu ilaçları kullananlar alkol almamalıdır.
Panik atak tedavisinde kullanılan bir diğer ilaç grubu olan monoamin oksidaz inhibitörleri ise kural olarak, trisiklik antidepresanlara yanıt vermeyen ya da bu ilaçların yan etkilerini tolere edemeyen kişilerde kullanılır. Bu ilaçlar noradrenalin ve serotonin parçalanmasından sorumlu enzimin aktivitesini önlerler ve bu sayede bunların sinir hücresinde etkileri artar.
MAO İnhibitörleri postural hipotansiyon, kilo alımı, cinsel ilgi ve istekte azalma gibi yan etkilere sahiptirler. Klasik MAOI’lerinin en önemli yan etkileri tiramin etkisidir. Tiraminden zengin yiyeceklerle alındıklarında ya da psödo-efedrin içeren nezle-grip ilaçlarıyla, adrenalin içeren lokal anesteziklerle veya bazı zayıflama ilaçları ile birlikte kullanıldıklarında kan basıncında ani yükselmeye yol açarlar. Bu tansiyon yükselmesi felç geçirmeye neden olacak kadar ileri düzeyde olabilmektedir. Tiraminden zengin yiyecekler şarap, çikolata ve peynirdir.
Panik bozukluğu tedavisinde günümüzde en sık tercih edilen ilaç grubu ise seçici serotonin gerialım inhibitörleridir. Depresyon tedavisinde ilk sentez edilen ilaçlar trisiklik antidepresanlar olup, etkinlikleri tartışılmaz derecede iyi de olsa antikolinerjik yan etkilerinin yoğunluğu nedeniyle yerlerini SSRI grubu ilaçlara bırakmaya başlamışlardır. SSRI grubu antidepresanlar en az trisiklikler kadar etkili, yan etkileri ise çok daha azdır.
SSRI grubu ilaçlar presinaptik aralıkta serotonin tekrar gerialımını engelleyerek ve seronin birikimine neden olurlar.
SSRI’lar panik bozukluğunun tedavisinde trisiklik antidepresanlar ve MAO İnhibitörleri kadar etkilidir. Aynı zamanda panik atakların doğurduğu depresyonun giderilmesinde de yararlıdırlar. Günde tek doz kullanılabilmeleri, bağımlılık ve tolerans geliştirmemeleri, yoksunluk belirtilerine yol açmamaları, antikolinerjik yan etkilerinin azlığı en büyük avantajlarıdır. Bazı kişilerde sinirlilik, bazı kişilerde uyuşukluk, bazen uykusuzluk, bazen aşırı uyku, iştahsızlık, bulantı, midede rahatsızlık hissi, baş ağrısı, cinsel istekte azalma, orgazm sorunları, ereksiyon kusurları yapsalar da bu yan etkiler çoğu kez birkaç haftalık kullanımdan sonra kendiliğinden kaybolur.
SSRI grubu ilaçlar fluoksetin, fluvoksamin, sertralin, paroksetin, sitalopram, essitalopram gibi ilaçlar olup, 1990’lı yılların başlarından itibaren kullanıma girmişlerdir. Bu ilaçları panik atak tedavisinde kullanırken ilk günlerde sinirlilik, kabuslu uykular, uykusuzluk, bulantı, iştahsızlık, çarpıntı, terleme gibi yakınmaların olabileceğini bilmelisiniz. Psikiyatristleri tarafından yeterince bilgilendirilmeyen birçok hasta bu sebepten ilk 1-2 günde ilaçlarını bırakabilmektedir. Halbuki en fazla 3-5 gün içinde ilaca uyum sağlanacak, yan etkilerin çoğu kaybolacaktır.
Panik atak tedavisinde seçkin yeri olan bir ilaç grubu da benzodiazepinlerdir. Bu ilaçlar gerek panik atakların gerekse beklentisel bunaltının ortadan kaldırılmasında çok etkilidir. Alprazolam (Xanax) ve klonazepam (Rivotril) panik atak tedavisinde ilk tercih anksiyolitik ilaçlardır. Diazepam ve lorazepam ise biraz daha yüksek dozlarda kullanıldıklarında panik ataklar üzerinde etkili olurlar.
Panik bozukluğun tedavisinde kullanılan benzodiazepinler panik atakların önlenmesi ve bunaltının giderilmesinde son derece yararlı olurlar. Böylelikle hasta panik atak oluşacağı korkusu yaşamadan toplu taşıma araçlarında seyahat, sineme ya da tiyatroya gitme, alışverişe çıkabilme gibi birçok aktiviteyi yapar hale gelir. Bu etkiden yararlanarak bilişsel davranışçı terapi ve diğer psikoterapi teknikleri devreye daha kolay sokulur. Böylelikle kalıcı panik atak tedavisi yolunda en büyük adım atılmış olacaktır.
Benzodiazepinler hızlı başlayan etkileri, iyi tolere edilmeleri, ilaç-ilaç etkileşimlerinin azlığı, kalp damar sistemi üzerinde olumsuz etki yapmamaları nedeniyle avantajlı ilaçlar olmakla birlikte alkol ile etkileşmeleri, motor koordinasyon ve yakın bellekte bozulma oluşturabilmeleri, bağımlılık yapabilmeleri, yoksunluk belirtileri oluşturmaları nedeniyle kısa süreli ve sıkı takip altında kullanılırlar. Bu ilaçlar mutlaka psikiyatrist önerisi ve kontrolü altında kullanılmalı, uzun süre kullanımdan kaçınmalı ve aniden kesilmemelidir. İlacı keserken aşamalı olarak doz azaltılmalıdır.
Beta bloker ilaçların da panik atak tedavisinde yeri vardır. Bu ilaçlar bunaltının bedensel belirtilerini giderirler ancak bunaltının öznel belirtileri üzerinde faydalı olamazlar.
Panik atak tedavisinde ilaca başlamak gerekirse psikiyatristiniz öncelikle sizin ayrıntılı bir öykünüzü alacak, gereğinde dahiliye-göğüs-kardiyoloji gibi diğer muayenelerinizi yaptıracak, laboratuvar tahillerinizi görmek isteyecektir. Panik atakların adet dönemleriyle ilgisi, uyku esnasında panik atak geçirilip geçirilmediği, panik atak sırasında solunumsal belirtilerin olup olmadığı gibi farklı özellikler psikiyatristinize ilaç seçiminde yol gösterecektir.
Antalya Psikiyatri ve Psikoterapi Merkezi, Panik Atak ve Panik Bozukluğu Tedavisi.
Psikiyatrist Dr. Emine Filiz Uluhan.