Psikoterapi ve Danışmanlık
Psikoterapi ve danışmanlık tanımları ülkemizde ve dünyada sıklıkla anlam karmaşasına yol açabilmektedir.
Terapi ve danışmanlık nitelik bakımından aynı olmakla birlikte, nicelik bakımından farklıdır.
Danışmanlık genelde tek ve kısa süreli (nadiren beş seansı geçer) profesyonel bir yardım olup, psikoterapi çok daha uzun bir süreçtir.
Danışmanlıkta aile, ilişki problemleri, ergen sorunları, cinsel problemler gibi belli konularda uzmanlaşmış profesyonel bir meslek elemanı tarafından, danışana bilgi ve önerilerde bulunulur.
Psikoterapi ise danışanın kendisini rahatsız eden davranış, duygu ve düşüncelerinin nedenlerini bulmaya ve bunları değiştirmeye yönelik bir süreçtir.
Bir örnekle açıklarsak; evlilikleri mutsuz ve huzursuz olan bir çiftten erkeğin eşinin fazla kilolu ve dağınık olmasından, kadının da eşinin iş çıkışı arkadaşlarıyla kahveye gitmesinden ve sigara içmesinden rahatsız olduğunu varsayalım. Danışman bu konularda tavsiye ve bilgilendirmede bulunarak kadının zayıflaması, erkeğinde sigarayı kesip, arkadaşlarıyla kahveye daha seyrek gitmesini önerirse ve çiftler sözlerine sadık kalırsa evlilik uyumu sağlanmış olup, danışma hizmeti başarılı olmuş demektir. Varsayalım ki, kadın söz vermesine rağmen yeme alışkanlıklarından vazgeçmiyor ve sürekli kilo alıyor, erkek de kahveye gitmekten kendini alıkoyamıyor. Burada dürtüleri frenleyememe davranışının altında yatan psikolojik alt yapıyı ortaya çıkararak, uygun davranış kalıplarını oluşturmak için yapılan uygulamalar psikoterapi sürecini içerir.
Burada psikoterapi nedir sorusunu özetlersek, günübirlik altta duygusal kırılmaların yaşanmadığı, yüzeysel sorunlar danışmanlık hizmetiyle çözülebilirken derindeki psikopatolojik kalıpların açığa çıkarılması psikoterapi ile mümkündür.
Yani danışman bir öğretmenken, psikoterapist katilin bulunduğu yeri saptayıp yakalayan bir dedektiftir.