Şema Terapi ve Şemalar
Şema ve şema terapi nedir? Şema, kişinin çocukluk yaşamında öğrenmeye başladığı benliği ve çevresiyle ilgili hayat boyu tekrar eden kalıplardır. Duygusal ihtiyaçlar, duygusal mizaç ve erken dönem yaşam deneyimleri şemaların temelini oluşturur.
Şemalar kişinin düşünce, duygu, davranış ve çevresiyle olan ilişkilerini etkilemektedir. Şemalar, çocukluk dönemini anımsatan bir durumla karşılaşıldığında tetiklenir ve kişi şiddetli bir negatif etki altına girer. Var olan bir şemanın tetiklenmesiyle birlikte korku, kaygı ve yalnızlık gibi olumsuz duygular meydana gelir.
Jeffrey Young tarafından geliştirilen Şema Terapi, kişilik bozuklukları ve kronik rahatsızlıkları tedavi edebilme amacıyla oluşturulan bir yaklaşımdır. Daha sonra bilişsel terapi, davranışsal, deneyimsel ve psikanalitik terapi teknikleriyle birleştirilerek bütünleştirici bir yaklaşım olmuştur.
Şema terapi her çocuğun sevme, sevilme ve saygı duyulma gibi temel duygusal ihtiyaçları olduğunu savunmakta ve erken çocukluk döneminde bu ihtiyaçlar karşılandığında, çocuk baş edebilmesine yardımcı olan sağlıklı şemalar geliştirmektedir. Fakat bu ihtiyaçlar karşılanmadığı noktada uyumsuz şemalar oluşmaktadır.
Şema terapinin amacı, danışanın duygu ve bağlanma sorunlarını ele alarak, kişinin uyumsuz şemalarının farkına varmasına, onların etkisini azaltarak daha işlevsel olan şemalarla değiştirmesini hedefler. Şema terapi, danışanının sağlıklı yetişkin modunu geliştirmesine yardımcı olur.
Bu yazımızda 11 şema kalıbının içindeki “özerklik” grubundan “bağımlılık” ve “dayanıksızlık” şemalarına değinip, tanımlamaya ve onların nasıl değiştirilebileceğini aktarmaya çalışacağız.
Bağımlılık Şeması:
Bağımlılık şeması, bireyin çocukluk döneminde ebeveynleri tarafından aşırı korunup kollanması, kendi kararlarını kendisi alamaması, özerklik kazanma becerilerinde engellenmesi ve kendi işlerini kendi yapmasına imkan sağlanmaması hatta ebeveyninin onun yerine bu işleri yapması gibi ebeveyninden yeterli rehberlik alamaması ve gerekli desteği görememesi sonucunda gelişir.
Bu şemanın kökeni ebeveynlerin aşırı korumacı ya da korunmasız davranışlara sahip olmasına dayanır. Bu şemadan muzdarip olan bir kişi “ ben onunla ilişkimi bitiremem, onsuz bir şey yapamam ya da beceriksizim başkalarına ihtiyacım var “ gibi düşüncelere sahiptir. Kişi hayatla tek başına mücadele edemeyeceğini, yaşamanın zor olduğunu hisseder. Bu nedenle başkalarına ihtiyaç duyar. Karar verilmesi gereken bir durumda başkalarının onayını alma ihtiyacı hisseder.
Bağımlılık şemasını pekiştiren durumlardan ilki, sürekli insanların bir şeyler yapmasını bekleyerek yaşamak, diğeri ise kaçmaktır. Özellikle zorlu olacağına inanılan durumlarda kaçma davranışı gözlenir. Değişim genel olarak bu şemaya sahip birisi için korkutucudur. Bağımlı olan kişi, bağımlılığını devam ettirebilmek için ailesiyle olan ilişkisi ya da arkadaşlarıyla olan ilişkilerinde kendinden ödün vermeye hazırdır. Bu durum kişinin farkında olmadan öfke duymasına neden olmaktadır. Öfkesini dışa vuramayan bağımlı bir kişi, bu bağımlı role sıkışıp kalır. Bireysel farklılıklar itibariyle bu durum kişiden kişiye değişebilir. Bazı durumlarda bağımlılık ve haklılık şemalarının birleşimiyle kişi, bağımlılık ihtiyacının karşılanmasını kendisinin hakkı gibi algılayabilir. Bunun sonucunda ihtiyaçları karşılanmadığında küserek ya da aşırı öfkelenerek karşısındakini cezalandırabilir.
Karşıt bağımlılık davranışları bağımlılığın güçlü göstergelerinden biridir. Kişi, bağımlılığını dışarıya yansıtmaz ve her şeyle tek başına yüzleşmeye çalışır. Diğerlerinden yardım almayı kabul etmeyerek bu durumu aşırı telafi etme çabasına girer. Diğerlerinden normal düzeyde gelecek bir yardımı dahi alma konusunda kişi kendine izin vermez. Çünkü bu durum aşırı kırılgan hissetmesine yol açar.
Özetle, yeterli bir güven alanı oluşturmak ve özerk olmak için bu alandan uzaklaşabilmek bağımlılık şemasının gelişmesini önler. Güvenli alanı olmayan bir kişinin bağımsızlığa doğru ilerlemesi zordur. Bu nedenle çocukluk döneminde ebeveynlerin çocuklara yeterli yardımı sağlayarak güvenli alan oluşturması ve tek başına çocuğun ilerleyebilmesi için özgürlük ve teşvik önemlidir. Bu durum hassas bir dengedir. Her iki uç tarafa aşırı gitmek bağımlılık şemasının oluşmasına neden olur.
Bağımlılık şemasını nasıl değiştirebilirim?
*Çocukluk döneminizde içinizde bağımlı kalan çocuğu anlamaya çalışın.
*Çevrenizdeki insanlara bağımlı kaldığınız durumları, görevleri ve sorumlulukları liste yapın.
*Kaçtığınız durumların listesini yapın ve ilk olarak sizin için zor olmayacak bir görevle buna başlayın.
*Başardığınız görevlerde kendinize inanın. Denemekten vazgeçmeyin.
*Tekrarlayan bağımlılık örüntülerinizi netleştirmeye çalışın ve şemalarınızı listeleyin.
*Aşırı korumacı partnerlerden uzak durun, aranızdaki uyum çok güçlü olsa bile.
*Çevrenizden onay alabilmek için sürekli öğüt almaktan vazgeçin. Yeni sorumluluklar alın ve bunu adım adım yapın.
Dayanıksızlık Şeması:
Dayanıksızlık şemasının temelinde yatan duygu kaygıdır. Kişi sanki bir felaketin içindeymiş gibi hisseder ve bununla baş edebilmek için kendini yeterince dayanıklı hissedemez. Burada hem yaşadığı tehlikenin riskini abartma eğilimi gözlenir hem de kendi baş edebilme kapasitesine güvenemez. Sanki kalp atışlarının dışarıdan duyulduğunu hissedebilir, vücudunda bazı kasılmalar meydana gelebilir. Kişi, bu felaketle nasıl başa çıkabilirim kaygısıyla bedeni tepki vermeye başlar. Her birey felaket karşısında farklı farklı tepkiler gösterir. Bazıları normal tepkiler verebilirken, bazıları ise bu duruma aşırı tepki vermektedir. Bunun sebebi ise “dayanıksızlık şemasıdır”.
Dört çeşit dayanıksızlık vardır. Bunlar; sağlık ve hastalık, tehlike, parasızlık ve kontrolü kaybetmedir. Buradaki maddelerden birden fazlası da kişi de gözlenebilir.
Kişide dayanıksızlık şemasının sağlık ve hastalık tipi olması durumunda, hipokondriyak yani hastalık hastası olabilir. Sağlığı ile ilgili takıntılıdır. Herhangi ciddi bir hastalık olmasa bile kişi neredeyse ölümcül bir hastalığı olduğuna inanır. Özellikle panik atak yaşayan birçok kişide dayanıksızlık şeması gözlenir.
Bir diğer dayanıksızlık şeması tehlike tipidir. Burada kişisel güvenlik ya da sevdiğiniz insanların güvenliğiyle ilgili abartılı bir endişe mevcuttur. Kişi her an tehlikeli bir şeyler olacakmış gibi davranır. Şüpheli kişi ve durumlara karşı tetik halindedir. Sanki birisi her an saldırabilirmiş gibi hisseder. Kendi kontrolü dışında gelişen şeylerden aşırı korkar. Örneğin, uçak kazası, araba kazası, sel baskını ve doğal afetler vb.gibi.
Bir diğer dayanıksızlık şeması parasızlık tipidir. Burada para konusunda bir endişe söz konusudur. Kişi, finansal anlamda güvende olsa bile, her an parasız kalıp sokakta kalacakmış gibi hissedebilir. Güvende olabilmesi için bir miktar parasının olması gerektiğine inanır. Parayı biriktirme eğilimi mevcuttur fakat birikimlerinin altına düştüğü anda aşırı kaygı ortaya çıkar. Parayı harcamak zordur. Bu nedenle para ile ilgili riskli durumlardan kaçınma davranışları gözlenir. Örneğin, kredi ile bir şey almaz ya da kendini garantiye alabilmek için emeklilik ve sigorta işleri için aşırı miktarda para harcayabilir.
Son olarak, dayanıksızlık şeması kontrolü kaybetme tipinde ise, kişi bir şekilde bedeninin kontrolünü kaybedebileceğini düşünür. Delirmek, bayılmak ve hastalanmak gibi kontrolü kaybedeceği durumlardan korkar. Neden korktuğu belirsizdir, panik ataklarda olduğu gibi kişi içinden gelen bir duyumla olayı felaketleştirmeye başlar. Bu şekilde düşünme biçimi dayanıksızlık şemasının her çeşidinde vardır.
Bu şemanın kökeninde; aynı şemaya sahip ebeveynler vardır. Kişi ebeveynlerini gözlemleyerek yani model alarak bu şemayı öğrenir. Hastalık ve tehlike konusunda aşırı korumacı olan bir ebeveynin sürekli uyarıda bulunması da etkilidir. Ebeveynin çocuğunu yeterince koruyamamış olması da önemli bir faktördür. Çocukken fiziksel, duygusal ve finansal olarak güvenli bir ortam sağlanamamıştır. Yine çocukluk döneminde hastalık öyküsünün bulunması veya travmatik olayların yaşanması da bu şemanın kökenini oluşturan diğer nedenlerdendir.
Dayanıksızlık şemasını nasıl değiştirebilirim?
*Dayanıksızlık şemanızın kökenini anlamaya odaklanın.
*Korkularınızın bir listesini oluşturun. Üzerine gidebilmek için ayrı bir liste daha hazırlayın.
*Sevdiklerinizden, çevrenizdeki insanlardan bu konuda destek isteyin.
*Korkularınızla baş edebilmek için kartlar hazırlayın.
*İçinizdeki çocuğa güçlü ve cesaretli rol model olacak ebeveyn olmaya çalışın.
*Gevşeme ve rahatlama çalışmaları yapın. Hatta imgeleme tekniğiyle korkularınızla baş edebilmeyi deneyin.
*Yaptığınız her adım için kendinizi ödüllendirin.
Psikolog Funda Buharalı.
Antalya psikiyatrist, Antalya psikoterapi merkezi, Lara/ANTALYA.