Hipnoz
Modern hipnoz 200 yıldan fazla bir süredir bilimsel ve tedavi amacıyla kullanılmakla birlikte insanlara çok gizemli ve karmaşık gelmektedir. Özellikle psikanalitik terapide bilinçaltı malzemeye ulaşma açısından tedavide hipnozun özel bir yeri vardır. Hipnoz ayrıca ağrısız diş tedavi yöntemi olarak ve motivasyon arttırıcı olarak da yaygın kullanım alanı bulmuştur.
Hipnoz nedir?Hipnoz nasıl etki eder? soruları bir çok kişi tarafından merak edilir.
Günümüzde hipnozu aydınlatmaya yönelik temel iki görüş kabul edilmektedir. Freud’un önderliğini yaptığı psikanalize yönelik hipnozda, hipnozla insan beyninin başka türlü ulaşılması zor yönlerine ulaşma hedeflenir. Bu kuramda trans altında uyku gibi farklı bir bilinç düzeyi yaşandığı savunulur. Freud’un tersini düşünen psikiyatristler de hipnoz altındaki süreçlerin basit psikolojik süreçlere dayandığına inanmaktadır. Bu gruba sosyobilişsel kuramcılar denir.
Freud aşık olmakla hipnozda olmayı birbirine benzetmektedir.
“Aşık olmakla hipnozda olmak birbirine oldukça benzer. İkisinde de boyun eğme ve söylenene uyma söz konusudur.” SİGMUND FREUD
Psikanalizci kuram:
Freud’a göre hipnoz bilinçaltının kapısını açan anahtardır. Yine aynı ekolden Milton Erickson bilinci şaşırtıp, oyalayacak tekniklerle bilinçaltına girmeyi hedeflemiştir. Bir grup hipnoterapist ise benliğin hipnoz sırasında yeni bir alt sistem oluşturduğunu ileri sürer. Bu kurama göre benlik, hipnoz sırasında su yüzüne çıkan bilinçdışı malzemenin saklandığı bir haznedir. Benlik hipnoz sırasında bu hazneyi denetler ama hipnoz sona erdiğinde denetim dışına iter.
Son yıllardaki yeni çözüşme kuramına göre hipnoz altındaki insanların bilinci bölünmekte, bilincin bir kısmı değişikliğe uğrarken, diğer kısmı durumu denetlemektedir. Yeni çözüşme kuramı hipnoz altında buzlu su deneyi ile ortaya atılmıştır.
Hipnoz altında kolları buzlu suya sokulan denekler hiçbir ağrı duymazlar. Bu deneyde deneklerin bir kolu buzlu suya sokulurken diğer kollarıyla yazı yazmaları istenmiş, bu sırada denekler buzlu sudan etkilenmişlerdir. Yani hipnoz altında bilinç ikiye bölünmekte, hipnoz altındaki kısım acıyı inkâr ederken, diğer kısım ne olup bittiğinin farkındadır.
Sosyobilişsel hipnoz kuramı:
Bu gruptaki hipnoterapistler, hipnoz olgusunu beklenti, güdülenme ve dikkatini yoğunlaştırma ile açıklarlar. Temelinde denekler hipnoz altındayken davranmaları gerektiğine inandıkları şekilde hareket ederler görüşü vardır.
Herkes hipnoza aynı şekilde tepki göstermez. Bir kişinin hipnoza yatkınlığını %100 doğrulukla gösterecek bir test yoktur. Hipnoza yatkınlık oldukça sabit bir kişilik özelliğidir. Bu da hipnozun daha çok denekten kaynaklanan bir değişken olduğunu gösterir. Yapılan araştırmalar hipnoza en yatkın bireylerin hayal gücü kuvvetli, yenilik ve heyecanlara açık, zekâ kapasitelerinin yüksek olduğunu bildirmektedir. Kendini bir filme ya da kitaba çok kolay kaptıran, kendisini çevreden soyutlayabilen bireyler hipnoza daha yatkındır.Tutucu, bağımlı kişilik özellikleri gösteren, içe dönük bireylerin hipnoza yatkınlığı daha zayıftır.
Hipnoza yatkınlığı etkileyen üç değişken vardır. Tutum, güdülenme ve beklenti. Hipnoza karşı olumlu düşünceleri olanlar, kuşkuyla yaklaşanlara göre hipnoza daha yatkındır. Hipnoza girmeye şartlanmış olmak ve hipnoz sürecine ait olumlu beklentiler de hipnoza yatkınlığı arttırır. Kişiye verilen hipnozla ilgili bilgi ve eğitim de hipnoz eğilimini arttırmaktadır. Hipnoza yatkınlıkta temel faktör duruma yoğunlaşabilme yeteneğinizdir.
Modern hipnoz uygulamaları, hipnoz tedavisi, otohipnoz, hipnoterapi ile ilgili öğrenmek istediklerinizi Antalya psikiyatri merkezimizden elde edebilirsiniz.Antalya psikiyatri ve psikoterapi merkezi olarak bilimsel hipnoz ve hipnoterapiye özel önem veriyor, uygulamalarımızda sıklıkla tercih ediyoruz.
Psikoterapi Antalya, Antalya Psikiyatri, Psikiyatrist E.Filiz Uluhan.
Hipnoz Antalya, Antalya Hipnoterapi.