Üstünlük ve Aşağılık Kompleksi

Alfred Adler’in Bireysel Psikoloji kuramını oluşturan en önemli iki kavram aşağılık ve üstünlük hisleridir. Adler, insan doğasını sosyal-psikolojik açıdan ele alarak kişiliğin bütünlüğü üzerinde durmuştur.

Bireyin davranışlarının sosyal çevresiyle olan etkileşimleriyle birlikte şekillendiğini vurgulamıştır. Davranışların istek ve amaçlarla şekillendiğini belirterek, amaca yönelik olduğunu savunmuştur. Bu amaçların insanın düşünce, duygu ve davranışlarını etkilediğini ifade etmiştir.

Adler, kuramının en önemli kavramlarından biri olan üstünlük kompleksini, aşağılık olma hissinin aşırı telafisi olarak tanımlamıştır. Üstünlük kompleksine sahip kişide düşük benlik saygısı ile birlikte aşağılık ve yetersizlik duyguları mevcuttur. Altta yatan aşağılık kompleksini maskeleyerek üstünlük sergilemektir.

Üstünlük ve aşağılık kompleksinin çocukluk çağında oluşmaya başladığını belirten Adler, Freud gibi insan yaşamının ilk altı yılının kişilik gelişiminde önemli olduğunu vurgulamaktadır. En temel sosyal sistemin aile olduğunu ve bireyin nasıl davranması gerektiğini aileden öğreneceğini belirtmektedir. Kişilik gelişiminde aile kavramı üzerinde yoğunlaşmıştır.

Adler’e göre her doğan bebek aşağılık, yetersizlik ve savunmasızlık hisleriyle dünyaya gelir. Çünkü etrafında güçlü ve yeterli yetişkinler vardır. Beslenme ve korunma ihtiyacı için yetişkine muhtaçtır. Çocuk, çevresiyle etkileşime girdikçe karşılaştırma yaptığı sırada aşağılık duygusu kendini göstermeye başlar. Sağlıklı ve dengeli kişilik yapısına sahip olan çocukta zamanla güven duygusu gelişir.

Kompleksler çocukluk döneminde başlar ve çocuğun farkındalık düzeyine göre düzelir. Aşağılık duygusunu kavrayabilmek için en önemli nokta bireyin kendine dair varsayımlarıdır. Fiziksel ve sosyal olarak kendini aşağıda algılamak bireyin hissettiği bir duygudur. Bu hisler bireyin varoluşsal amaçlarını belirlemede yardımcı olur. Başarı için çabalamasını sağlar. Yaşamda yer edinme, verimlilik ve zorluklarla baş edebilme gibi becerilerini geliştirmesine katkı sağlar. Ayrıca Adler, bu hislerin her birey için evrensel olduğunu belirtir. Aşağılık duygusunu zayıflık olarak görmekten ziyade yaratıcılığın kökeni olduğuna inanır. Bu duygular, başarıyı yakalayabilmek ve kendini tamamlamış hissedebilmek için kişiyi motive eder. Her bireyin gelişimi için aşağılık ve üstünlük duyguları normal ve gereklidir. Fakat her duygunun aşırı yaşanması sağlıksızdır. Adler, çözümlenemeyen aşağılık hislerinin aşağılık komplekslerine, üstünlük çabalarının da üstünlük kompleksine neden olduğunu vurgular.

Benlik kavramı çocuğun ailesi ve sosyal çevresiyle olan etkileşimiyle oluşur. Çocukluk döneminde ebeveynleri tarafından aşağılanan, hor görülen ve yetenekleri göz ardı edilen, hata yaptığı zaman cezalandırılarak başarısız ve yetersiz bir benlik geliştiren kişide aşağılık kompleksi oluşur. Aslında yapabileceklerini dahi yapamaz ve başarısızlık korkusu yaşar. Göz teması kurmaktan kaçınır, korku ve utanç gibi duyguları yoğun yaşar. Bu nedenle benlik saygısı ve özgüveni oldukça zayıftır. Kişiyi toplumdan soyutlar ve bir süre sonra içedönük bir kimlik geliştirmesine neden olur.

Aşağılık kompleksi kıskançlık duygusuyla ilişkilidir. Aşağılık kompleksi yaşayan kişi değersizlik hissini yoğun yaşar. Özel hayat ve iş yaşamında kendini birçok konuda yetersiz hisseder. Bu nedenle takıntılar, saplantılar, özgüven eksikliği, kaygı ve depresyon vb. gibi psikolojik rahatsızlıklar baş gösterir.

Tam tersi olan üstünlük kompleksi gelişen kişinin çocukluğunda ise, ebeveynleri aşırı ve gereksiz övgülerle herkesten üstün, güzel, yakışıklı, başarılı, yetenekli ve zeki gibi yüklemeler yapar. Üstünlük kompleksi yaşayan kişi; benmerkezci düşünme yapısına sahiptir. Tüm olayları kendi açısından değerlendirir. Diğer insanları umursamaz. Empatiden yoksundur. Kendini sürekli diğer insanlarla karşılaştırma içerisine girer. Diğerlerinden üstün olduklarına dair benlik algıları vardır. Yeteneklerinin ve üstün olduğunu düşündüğü özelliklerinin diğerleri tarafından fark edilmemesi ya da ilgi görmemesinden oldukça rahatsız olur, öfkelenebilir. Öne çıkarmak istediği yönüyle ilgili saatlerce konuşabilir. Eleştiriye açık değildir. Hoşuna gitmeyen bir yorum karşısında kibirli ve hatta küçümseyici tavır sergileyebilir. Her ortamda ayrıcalıklı olduğuna inanır. Başarılı olmak, iş yerinde terfi almak, alkışlanmak, takdir edilmek ve sevilmeyi sadece kendisinin hak ettiğini düşünür. Bir başkasının bu ayrıcalıklara sahip olması durumunda aşırı kıskançlık ve öfke duyar. Grup içerisinde liderlik yönleri baskındır ve kontrolü elinde tutmak ister. Kontrolü kaybetmemek ve kendi isteklerini yerine getirebilmek için çok çaba sarf eder. Çevresindekileri manipüle edebilme özelliği vardır. Reddedilme karşısında saldırgan davranır. Özellikle ruh hali sık sık değişkenlik gösterir. Bir yandan kendini diğerlerinden üstün görürken, bir anda kendini diğerlerinden daha kötü algılayabilir. Bu değişken ruh hali depresyon, anksiyete vb. gibi psikolojik rahatsızlıkları da beraberinde getirir.

Psikolog Funda Buharalı.

.