Depersonalizasyon ve Derealizasyon Nedir

Depersonalizasyonu, kişilik dışına çıkmak; derealizasyonu ise gerçeklik dışına çıkmak olarak tanımlayabiliriz. Her ikisinde de dağılma durumu mevcuttur. Özeyabancılaşma (depersonalizasyon) ve gerçekdışılama (derealizasyon) olarak Türkçeye çevrilen bu iki olgu sürekli ve tekrarlayan ruhsal bozukluklardır.

Depersonalizasyon bozukluğu ilk olarak 19. yy. da tanımlanmıştır. Kişi kendisini dışarıdan izliyormuş gibi algılar. Kendi benliğini, yüzünü, bedenini ve hareketlerini değişmiş gibi hisseder. Fiziksel hareketlerinde kontrol kaybı yaşar. Kendini yabancı ve farklı bir varlık gibi algılar. Robot gibi hisseder. Duygu ve düşünceleri kopuktur. Genelde birey, duygularını ya da yaşadığını hissedemediğinden yakınır.

Bu durum ataklar halinde meydana gelir. Ataklar kendini epizodlar halinde gösterebilir, bazen saatler, günler ya da haftalarca devam edebilir. Ataklar sırasında birey inme geçirdiğini ya da bir beyin hasarı yaşadığını düşünebilir. Bu bozukluk bireyin gündelik yaşantısında işlevselliğini ciddi oranda etkiler.

Derealizasyonda, kişi dış dünyayı bir rüyadaymış gibi algılama eğilimindedir. Kendi dışındaki gerçekliklerden kopma hali mevcuttur. Zaman, renkler, bireyin bulunduğu yer ve eşyalar ile ilgili kişi, gerçek dışı deneyimler yaşar. Adeta bir rüyanın içindeymiş gibi hisseder.

Depersonalizasyon ve derealizasyon bozukluğu, dissosiyatif bozukluğun bir belirtisi olarak görülebilir. Bunun yanı sıra anksiyete, duygu durum bozuklukları ve obsesif kompulsif bozuklukla birlikte eştanı olarak görülebilir. Depersonalizasyon ve derealizasyon bozukluğunun ikisi de DSM 5’te dissosiyatif bozukluklar başlığı altında ele alınır.

Bu bozuklukları yaşayan kişi, yaşadığı durumu anlatmakta ve tarif etmekte zorlanabilir. Belirtiler, kişinin öznel deneyimlerindeki değişikliklere bağlıdır. Çocukluk döneminde yaşanan travmalar, ihmal, istismar, aile büyüklerinden şiddet görmek, yorgunluk hali ve tıbbi hastalıklar depersonalizasyonu ve derealizasyonu tetikleyen durumlardır. Aşırı stres ve ağır psikolojik rahatsızlıklar sonucunda da meydana gelebilir.

Aşırı yorgunluk hali depersonalizasyona ya da derealizasyona yol açabilir. Bunun yanı sıra alkol ve madde kullanımı özellikle esrar kullanımı tetikleyiciler arasındadır. Genellikle kadın ve erkeklerde bu bozukluk, eşit oranlarda seyreder. İnsanların kendi dürtülerine karşı geliştirdiği bir savunma mekanizması olarak da değerlendirilir. Özellikle travma yaşamış bireylerin, bu travmalarıyla baş edebilmek için gözcü durumuna bürünmesi olarak tanımlanır. Ergenlik döneminde 16-17 yaş civarında ve erken yetişkinlik dönemlerinde ortaya çıkar.

Depersonalizasyon belirtilerini ve semptomlarını sağlıklı bireylerin hayatında en az bir defa deneyimlediği belirtilir. İnsanlar yaşamlarının belirli dönemlerinde çeşitli sebeplerden dolayı çevresine karşı duyarsızlaşabilir, kendisine ve çevresine yabancılaşma gibi negatif duygulanım içine girebilir. Kısa bir süreliğine sağlıklı bireylerin benliklerini dışarıdan gözlemci gibi incelemesi bir sorun olarak değerlendirilmemektedir. Yaşanan bu semptomlar sık sık tekrarlayarak kişinin gündelik yaşantısını zorlaştırıyorsa ve kritik ataklara dönüşüyorsa o zaman depersonalizasyon bozukluğundan söz edebiliriz.

Depersonalizasyon Belirtileri:

*Kendi bedeninden kopmuş hissetmek.
*Kendi vücudunu bir film seyrediyormuş gibi hissetmek ya da dışarıdan gözlemlediğini hissetmek.
*Zihinsel, fiziksel ve duygusal olarak uyuşmuş hissetmek.
*Robot gibi hissetmek.
*Bedeninin herhangi bir bölgesini farklı boyutta yani şişmiş, küçülmüş ya da büyümüş hissetmek.
*Konuşmaların ve hareketlerin üzerinde kontrol sağlayamamak.

Derealizasyon Belirtileri:

*Gerçeklikten kopmak.
*Çevreye yabancılaşmak.
*Etrafı sis bulutlarıyla çevrili gibi görmek ve sanki rüyadaymış gibi hissetmek.
*Diğer insanlarla ve çevreye arasında camdan bir duvar olduğunu hissetmek.
*Etrafı bozuk, renksiz ve bulanık görmek (çevreyi 2 boyutlu ve yapay görmek).
*Zaman algısında bozulmalar yaşamak.

Depersonalizasyon-Derealizasyon Bozukluğunun DSM-5 Tanı Ölçütleri:

A. Sürekli ya da yineleyici depersonalizasyon, derealizasyon ya da her ikisinin de varlığı.
1. Depersonalizasyon: Gerçekdışılık, uzaklaşma,ya da kendi düşüncelerine, duygularına, bedensel hislerine, bedenine ya da eylemlerine dışarıdan bir gözlemci gibi bakma hali (örn. algı dalgalanmaları, zaman algısının bozulması, kendiliğin gerçekdışılığı ya da yokluğu, duygusal ve/ya da fiziksel kayıtsızlık).
2. Derealizasyon: Çevrenin gerçekdışılığı ya da uzaklaşması yaşantıları (örn. kişi ya da nesnelerin gerçekdışı, rüya gibi, sisli, cansız, ya da görsel olarak çarpık algılanması).

B. Depersonalizasyon ve/veya derealizasyon yaşantıları sırasında, gerçeği değerlendirme yetisi bozulmaz.

C. Semptomlar klinik olarak belirgin rahatsızlık ya da toplumsal ilişkiler, çalışma yaşamı ya da başka önemli işlev alanlarında bozulmaya neden olmaktadır.

D. Bozukluk bir maddenin (örneğin kötüye kullanılan bir madde, bir ilaç) doğrudan fizyolojik etkileri ya da başka bir tıbbi duruma (örneğin epileptik nöbetler) bağlı olmamalıdır.

E. Bozukluk Şizofreni, Panik Bozukluğu, Majör Depressif Bozukluk, Akut Stres Bozukluğu, Travma Sonrası Stres Bozukluğu, ya da başka bir Dissosiyatif Bozukluğa bağlı olmamalıdır.

Nasıl tanı konulur?

Bu duruma göre, tanı koyabilmek için semptomların başka sebeplerden kaynaklanmadığından emin olmak gerekir. Semptomların neden kaynaklandığını tespit edebilmek için varsa hastalık, ilaç veya madde kullanımı etkilerini ekarte etmek için bazı testler uygulanabilir. Ayrıca semptomların yanı sıra klinik gözlemlere dayanarak teşhis konulur. Kişi yaşadığı deneyimlerin ve algısal bozukluğun farkında olması depersonalizasyon-derealizasyon bozukluğu teşhisi için önemlidir. Bu kriter, depersonalizasyon-deralizasyon bozukluğunu diğer disosiyatif bozukluklardan ayıran önemli bir kıstastır. Bu rahatsızlıktan muzdarip olan bir birey, yaşadığı bu değişimin farkındadır. Semptomlar sık sık tekrarlıyorsa, birey yaşadıklarının gerçek olmadığının farkındaysa ve günlük yaşamında zorluk yaşıyorsa o zaman bir ruh sağlığı uzmanından psikolojik destek alınması önerilir.

Tedavi:

Depersonalizasyon ve deralizasyon bozukluklarının tedavisinde öncelik psikoterapidir. Ancak tedavi planına hekimin uygun görmesi durumunda ilaçlar da dahil edilebilir. Psikoterapide, kişinin yaşadığı semptomları paylaşabilmesi ve bunlarla baş edebilmesi sağlanır. Hastalığın neden meydana geldiği, yaşanan semptomların kontrolünü ele alabilmeyi, semptomların azalması ve zamanla yok olması hedeflenir. Kişiye stresli durumlar karşısında baş edebilmesi için stratejiler öğretilir. Geçmiş travmalarla ilgili duyguları ele alınır. Bu bozukluklara bağlı gelişen herhangi bir psikolojik rahatsızlık varsa onun tedavisi yapılır. Ayrıca, beslenme ve uyku düzenine dikkat etmek, spor yapmak, çevredeki insanlarla iletişim halinde olmak, meditasyon ve nefes egzersizleri gibi rahatlatıcı aktiviteler yapmak tedavide önemli bir yere sahiptir.

Psikolog Funda Buharalı.

Psikiyatrist ve Psikoterapist Antalya, Antalya Psikoterapi Merkezi.