Somatoform Bozukluklar ve Somatizasyon
Genel tıbbi bir bozukluk düşündüren fiziksel ya da somatik yakınmalar bulunmasına karşın bunu fizyolojik olarak açıklayamıyor, tıbbi kanıtlar ortaya koyamıyorsak somatoform bozukluktan söz edebiliriz.
Somatoform bozukluklarda psikolojik etkenler ya da bilinçdışı çatışmaların bulunduğu kabul edilir.
Somatizasyon sürecinde birey bilinçli ya da bilinçsiz olarak hastalık belirtilerini kişisel kazancı için kullanır. Somatizasyon sayesinde birey kişilerarası ilişkilerini canlı tutmakta, hasta rolünün bazı ayrıcalıklarını kullanabilmekte, ekonomik kazanç elde edebilmekte, sözel olarak ifade edemediği duygu ve düşüncelerini ortaya koyabilmektedir.
Somatizasyona yatkın bireyler çoğu kez somatize eden üyelerden oluşan bir ailede yetişmiştir. Bu çocuklar iyilik hallerinde ödüllendirilmeyen, beklentileri yüksek ebeveynlere sahip olup, sıklıkla hastalandıklarında ilgi ve sevecenlik görmüşlerdir. Bu aileler psikososyal krizlerle baş etmede yetersizdirler. Aile bireyleri birbirlerinin ilgisini çekmek, cezalandırmak ya da olağan yaşam aktivitelerinden kaytarmak için böyle bir tepki mekanizması geliştirmişlerdir. Bir şey elde etmek ya da ceza, görev, sorumluluktan kaçmak için hasta taklidi yapmanın getirilerini öğrenmişlerdir.
Somatizasyonun altında eşlik eden psikiyatrik bir bozukluk varlığı, herhangi bir kişilik bozukluğu olasılığı unutulmamalıdır. Çocuklukta uğranılan cinsel taciz ve istismar durumlarında da somatizasyon gelişmesi sık rastlanılan sebeplerdendir.
Duygusal sıkıntıların ya da intrapsişik çatışmaların dışa vurumu, duygusal sıkıntının fiziksel dille anlatılması olan somatotimi ya da somatotimik dil tanımı bilinmelidir. Somatotimik dil, gelişmekte olan insanın duygusal iletişiminin ilk biçimi olup kültürlerde yaygın olarak kullanılır. Somatoform bozukluklarda hasta somatotimik dili tercih etmektedir.
Somatoform bozukluklarda aleksitimik bireyler de önemlidir. Aleksitimik bireyler duygularını tanımakta, onları bedensel duyumlardan ayırmakta ve ifade etmekte zorluk yaşarlar. Bu kişiler ruhsal sıkıntılarını çoğu kez bedensel belirtilere dökerler.
Somatizasyon Bozukluğu:
Çok sayıda sistemi ilgilendiren birçok bedensel yakınma bulunmasına karşın fizik muayene, röntgen ve laboratuar incelemelerinde organik bir bozukluk saptanamaz.
Somatizasyon bozukluğu kadınlarda daha sık gözlenir.
Göğüs ağrısı, çarpıntı, karın şişkinliği, bulantı, halsizlik, güçsüzlük, nefes darlığı, baş ağrısı, baş dönmesi en sık rastlanan belirtileridir. Bu kadınlarda adet düzensizlikleri, ağrılı adet görme, aşırı kanama, cinsel isteksizlik, cinsel birleşme sırasında ağrı duyma ve gebeliklerinde bulantı, kusma sıktır.
Hastalar sağlık sorunları nedeniyle sıklıkla iş gücü kaybı gösterirler. Yakınmalarını renkli ve abartılı bir dille ifade ederler.
Somatizasyon etyolojisinde ilk etken öğrenme, kültür ve sosyoekonomik durumdur. Eğitim düzeyi, alt kültür, sosyoekonomik sınıf duygusal sıkıntının hangi oranda bedensel belirti olarak dışa vurulacağını belirleyen önemli bir etkendir. Aile ve erken çocukluk yaşantıları da temel etkenlerdendir. Somatizasyon bozukluğu olan kişilerde bedensel duyumları seçici olarak algılama, abartılı ve yanlış yorumlama gibi bilişsel çarpıtmalar da sıktır. Bu hastalarda biyolojik bozukluklar da olabilmektedir. Elektrofizyolojik çalışmalarda bazı hastaların ilişkisiz periferik uyarıları yeterince filtre edemedikleri görülmüştür.
Hastalar belirtilerini genellikle uygunsuz ve tutarsız biçimde tarif eder. Bunlar atipik olup, başka kaynaklardan öğrenip taklit ettiği davranışlardır. Çoğu kez iyi bir öykü veremezler. Eski ve yeni belirtiler birbiriyle karışır, çok önem verilen bir belirti ikinci görüşmede dikkate bile alınmayıp, yeni bir belirtiye odaklanmış olabilir.
Somatizasyon bozukluğunda bazı hastalar güzel aldırmazlık içindedir. Umursamaz bir tavırla ciddi belirtilerden bahsederken mimik ve davranışları, şikâyetiyle uyum göstermez. Dayanılmaz kas ve eklem ağrılarından şikâyet eden hasta bunu gülerek ifade ederken, rahatça hareket edebilir.
Bazı hastalarda belli bir organa ait yakınmaya yönelik tüm test ve muayeneler yapılıp her şey temiz bulunduğunda farklı bir organa ait belirtiler ortaya çıkar.
Somatizasyon bozukluğu genç yaşlarda başlar ve kronik bir seyir gösterir. Tedavi edilmediği takdirde ömür boyu sürebilen hastalık, yaşam koşullarının ağırlaştığı dönemlerde şiddetlenebilmekte, tabloya yeni belirtiler eklenebilmektedir. Bu hastalarda duygudurum bozuklukları ve anksiyete bozukluklarını içeren yakınmalar da sıktır.
Başka psikiyatrik hastalıklarla birliktelik durumu % 50’ nin üzerindedir. Majör depresyon, panik bozukluğu ve madde kullanım bozuklukları psikiyatride sıklıkla rastladığımız kombine olgulardır. Hastalarımızın % 70’ inde de bir kişilik bozukluğuna rastlanır. Histrionik kişilik somatizasyon bozukluğunda en sık görülen tiptir.
Somatizasyon bozukluğundaki belirtiler bir çok organik hastalıkta görülebildiğinden tanı koymadan önce ayrıntılı bir fizik muayene ve ilgili branşların tetkiki önemlidir.
Somatizasyon bozukluğu, çoğu kez doğru tanı ve tedavi uygulanmayan bir hastalıktır. Birçok hekim ağrı kesici, vitamin, antibiyotik türü ilaçları gereksiz kullanmakta, psikiyatriye yönlendirilmeyen hasta uzun yıllar yanlış tedavi edilebilmektedir.
Somatizasyonu olan hastalar mümkünse tek hekim tarafından izlenmeli, ara ara kısmi fizik muayene yapılarak güven ve inanç sağlanmalıdır. Hasta-doktor ilişkisi güvenilir değilse tedavi mümkün olamaz. “Senin bütün sorunun kafanda!” sözü asla söylenmemelidir. Hemen iyileşme, tamamen düzelme beklentisi yaratılmamalıdır.
Somatizasyon bozukluğu tedavisinde bedensel belirtilere değil, bunların arkasındaki “insan” ve onun sorunları, çatışmalarına odaklanılır. Yapılandırılmış davranış yönelimli grup terapileri, somatizasyon bozukluğu tedavisinde en etkili yöntemlerdendir.
Bilişsel davranışçı yöntemlerle, bedensel hastalığa inanç oluşturan işlev bozucu otomatik düşüncelerin giderilmesi tedavide olmazsa olmazdır.
Hastanın toplumsal yapısını anlamak ve desteklemek de somatizasyon bozukluğu tedavisinde şarttır. İş ve aile ilişkilerindeki problemler çözülmelidir.
Somatizasyonu olan hastalar antidepresan ilaçlara orta-iyi derecede cevap verirler. Anksiyete giderici ilaçlar da panik bozukluğu ve anksiyete bozukluğu bulunan olgularda bir süre kullanılabilir.
Konversiyon bozukluğu, hipokondriyazis, beden dismorfik bozukluğu ve ağrı bozukluğu diğer somatoform bozukluklarındandır.
Psikiyatrist Filiz Uluhan, Antalya Psikiyatri ve Psikoterapi Merkezi, Psikiyatri kliniği Lara/Muratpaşa/Antalya.